7 Oca 2010

71.dosya :

2temmuz1993@yahoogroups.de yayınlanan İtirafçı Engin Erkiner’in notuna cevabımdır.


Mihrac Ural
6 Mart 2009


Değerli grup arkadaşlarım, sizinle ilk ve son kez böylesi bir konuyu paylaşacağım.
Alevi kökenli bir aileden geliyorum bundan da onur duyuyorum. Arap kökenliyim bundan da onurluyum. Bu özelliklerimizi, hazmedemeyen sol içindeki köhne akıllar, bizleri bin bir kulpla suçlama abesine düşüp dururlar. Bunlardan biri siyasi tartışmamızı kin Saikleriyle düzeysizleştirmek ister. Bu kişi Engin Erkiner’dir Bu adamı bir de benden tanıyın. Gittiği her yerin rengini alan bir bukelemundur. Nabza göre şerbetçidir. Aldanmamanız için yazıyorum, bu kişi aşırı milliyetçi ve Aleviliği de hor gerendir. Birlik olan güzel olan dost olan her şeye karşıdır da. Bir siyasi tartışmayı kişisel karalamaya dönmesi ise seviyesine bir göstergedir.



Engin Erkiner bir İtirafçıdır. Dedikodu yapmıyorum kimseden aktarmıyorum. İspatı, belgesi kanıtı olmayan, siyasi hasımların dedikodusundan ileri gitmeyen suçlama yapmıyorum. Engin Erkiner itirafçıdır diyorum. Zamanında itirafçı yasası olsaydı yararlanmak için ilk müracaat edecek kişi olacağı kesindi. Bu konularla sizleri rahatsız etmeyeceğim bu konuları son kez burada belirtip bitireceğim. Herkes kendi yoluna devam edecek. Lütfen bu itirafçı ve maharetleri konusunda ( Engin Erkiner’in polis ifadesi) http://mirural.blogspot.com/ ve http://tarihselhainler.blogspot.com/ linklerine göz atın çok şey bulacaksınız.



Yeni Osmanlıcılık yazım 23 Ocak 2009'da yazıldı, bir ay sonra bana cevap verdi. Bunun üzerine grubunuzda da yayınlanan üç yazımı, bu tartışmaların halkımıza yararlı olması için kaleme aldım bunlar sırasıyla



"YENİ OSMANLICILIK MI? PAN-iSLAMİZM Mİ?",

"ESKİYEN AKILLAR ESKİMEYEN TEHLİKELER",

"SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDEN KALMA TOPTANCI AKILLAR"



Bu yazıları http://mirural.blogspot.com/ blogumda bulabilirsiniz.



Bu ülkede Alevi olmak hele hele Arap ve Alevi olmak çok zor.Aleviliğin ilerici yönlerini savunmaya kalkarsanız Alevicilik yapıyor olursunuz. Hep ikinci sınıf görmek ister, milliyetçi vebayla virüslenmiş köhne beyinler. Bir de Arap'sanız, hele hele Hataylıysanız ve halkınızın kimlik haklarını ortak ülkemizin demokrasi ve özgürlük mücadelesine katmak istemişseniz, işte o zaman yandınız. Komşu ülkede bir alevi etkinlik varsa tamamdır işiniz. Oraya bağlanırsınız, bir yerlerin adamı olursunuz. Çünkü kendileri, kendi hallerinden bilirler birilerinin adımı olmuşlardın ömürleri billah.



35 yıldır ortak ülkemizin demokrasi ve özgürlüğü için mücadele ettim. Bu şahsın itirafları sonucu polise afişe edildim. Firar kaldım mücadele ettim. Yakalandım, işkencelerden geçtim, ser verip sır vermedim. Zindan zindan sürgünlerle 12 zindan devirdim. Binlerce devrimci insanla liderlerle birlikte zindan içinde de direndim. Mahkemeleri dönüp bakmadım, ilk fırsata da firar ettim. Mültecilik hallerinin en acımasızını yaşadım, ülkem için halklarım için çalıştım. Bunun bedelini yurt dışında da 6 zindan yatarak ödedim. Bu milliyetçiler, Alevilere ikici sınıf gözüyle bakanlar bundan hep rahatsız olurlar. Çünkü itirafçıdırlar ve itirafçılar direnenleri hiç sevmezler.



Direnenler itirafçıları her zaman utandırırlar. Engin Erkiner’in durumu da budur çünkü itirafçıdır.



Onu mazur görüyorum. Her şeyin altında bir Mihrac Ural görme sendromu içindedir. Direnen insandan nefret etmesi ve kin saiklarıyla ilgilidir. Bir hastaneye gitmesini salık veririm.



Uzun laf etmeyeceğim. Buyurun şu yazımı okuyun her şeyi anlayacaksınız.



Azınlık Olmak Zor Zanaattır.







Mihrac Ural

7 Şubat 2009



Baskın Oran hoca,



Mor Gabriel manastırı toprakları gaspını protesto davetiniz, en az "özür diliyorum" kampanyası kadar önemli. Farklılıklarımıza yaklaşımda demokratlık boy ölçülerimizi sık sık aldırmamız gerekiyor. Bunu her defasında ve her bir farklılığımıza ilişkin tutumlarımızda da tekrar etmemiz gerekiyor.



En iyi siz biliyorsunuz, bu ülkede azınlıktan olmak zor zanaattır. En kabadayı demokratı bile size şüpheli gözle bakar. Komünisti bile enternasyonalizmi kendi ulusal bayrağı altında dünya işçilerini birleştirmeyi hayal eder. Size orada da yer yoktur. Hayatınızın en önemli kesitlerini, en acımasız koşullarda, özveriyle sunsanız bile para etmez bu türlerin algılarında. Hafif bir kırılma anında ise sizinle uzun bir yol yürümüş olanlar bile şaibeleri yaratanlara sessiz kalmayı yeğler.



Bir zamanların Rus uşağı, Çin, Arnavutçu suçlamaları bu gün artık geçerli akçe olmadığı için, etnik yapınız komşu ülkeyle aynıysa onun adamı olar çıkarsınız, Kürt’seniz Barzanici, Kuzey Irak’çı oluverirsiniz, Şii iseniz İranlı, Hıristiyan’sanız işte o zaman yandınız. Seç seç beğen al, her boydan ulusalcı, Doğu Perinçek ve düşünsel-evlatları size bin bir kulp takmaya hazırdırlar; hangi emperyalist uşağı olmanızdan, misyoner faaliyetlerinize kadar lime lime edilirsiniz.



Bu toprakları ilk kez yaşama açıp anavatan haline çeviren ve uygarlıklarıyla insanlığa ilk ışıkları saçan olsanız da kar etmez, Ulusalcı vebadan kurtulmanız için en iyi çare yok olmanızdır; ya göç edeceksiniz ya da öleceksiniz. Bu tercihlere zorlanırsınız.



Bu ülkenin ikinci en büyük ulusal topluluğu Araplar zaten oldum olası "hain millet" diye damgalanmış. "Alman malı cihat"ın arkasına sürüklenmediler diye; kendi özgürlüğünü 500 yıllık bir talan hükmünden sonra elde etmek için katlanmadıkları itham kalmadı. Bu etnik yapıdan gelmenin bilinmek istenmeyen, kulak arkası edilen, üzeri ölü toprağıyla örtülmüş gibi duran kefaretlerini ödüyor halkım.



Farklı olmanın en iyi hali ölü olmaktır bu egemenlik koşullarında. Kürtlerin hali pür mealini uzun uzun anlatmayacağım; bir nefes özgürlük için bu kadar katledilmek, tarihin bile zor kaldıracağı bir şey olsa gerek.



Artık buraya kadar deme zamanı geldi sanırım. Ortak ülkemizi bu aklın tasallutundan, bu zıvanadan çıkmış serseriliklerin tehlikeli girdaplarından ve sık sık dayatılan ölüm denklemlerinden kurtarmak zorundayız. Bin mil bir adımla başlar bu adımları sıklaştıralım arkadaşlar.



Bu ülke, barış içinde, güvenli bir ülke olarak gelecek kuşakların emaneti olacak ise ülkemizin renk armonisinin, kültür ve etnik farklılıklarının özgürlüğü için yürüklerimiz çarpmalıdır. O samimiyeti ve heyecanı duymadan başkasına olduğu kadar kendimize olan saygımızı bile kazanamayız. Kendimize uygulanmasını istemediğimiz hiç bir şeyi, başkasına hiç bir nedenden dolayı dayatmamalıyız. Hani diyorduk ya, birileri şöyle bir saat anadilini konuşma yasağı altında yaşasın da görelim bakalım neler oluyor; tarihte hiç bir isyanı isyancı iradenin arzuları yaratmamıştır. Zaten istese de tutmazdı...



Süryaniler, kardeşim benim. Bu bölgenin en kadim en uygar en inançlı en uyumlu topluluğu, sizsiz bizde yokuz bu topraklarda. Hem siz, hem de biz, tüm toplumların güven içinde, barış ve eşitlik içinde özgürlük ve demokrasi içinde yaşaması için burada, yanınızdayız.



Bu vesileyle Mor Gabriel manastırının topraklarına uzanan elleri protesto ettiğimi ilan ediyorum. Bu amaçla açılan imza kampanyasına imzamı koyuyorum.