THKP-C (Acilciler) Basın Açıklaması
23 Nisan 2011 / No: 28
23 Nisan 2011 / No: 28
12 HAZİRAN 2011 SEÇİMLERİNDE
BAĞIMSIZ
“ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ”
ADAYLARINI DESTEKLİYORUZ
12 Haziran 2011 seçimleri ülkemiz için önemli bir dönemeçtir. Her seçim gibi de ülkenin kaderinde farklı rolleri olacak. Bu seçimlerde, Özgürlük ve Demokrasi güçleri her zamandan daha güçlü ve nitelik bir sıçrama yapma hamlesinin sorumluluklarıyla karşı karşıyadır.
Bu seçimlerin önemi, ayrıca Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) vetosunda yatan anlamıyla da değerlendirilmelidir. YSK’nın vetosu, sistemin kendi kural ve meşruiyet algıları içinde bile yeniden şekillenmesine tahammül edilmediğini gösteriyor. Sistemin yaşam algısında sadece anti demokratik baskı ve yöntemlerin yer aldığı görülmektedir.
Bu algı Osmanlıdan İttihatçılara, oradan Cumhuriyetteki Osmanlıya kadar uzanan ilkel tek boyutlu bir milliyetçi akıl olarak belirmektedir. Bu, farklılıkları ötekileştiren, nefes alma kanallarını kilitleyen, vatandaşlık hak ve hukukuna karşı saygısız ve saldırgan olan, atanmışların oluşturduğu yüksek kurul adı altında oligarşik bir yönetimin egemenliğidir. Hak gasplarını ilke edinen bu akıl, ortak ülkemizde barışın önünde duran en büyük engel olarak kendini gösteriyor. Kirli savaş ve bölücülüğün kaynağı da budur; bu ise ilkel milliyetçi, darbeci bir akıldır.
Bu akılın son icraatı, seçme ve seçilme hakkına yönelik bir tecavüz olan bağımsız adayların veto edilmesi, siyasete yapılan binlerce pervasız dış müdahaleden biridir. Ancak halk bunu direnerek gerisin geriye iade etmiş oldu. Bu direniş esasında, ülkemizin demokrasi mücadelesinde on yıllardır beklediği tarihsel kırılma mahiyetindedir. Halkın direnişi, YSK’nın veto darbesine olduğu kadar, her türden darbeciliğe ve bu günden tüm belirtileri ortaya çıkmakta olan sivil diktatörlük sevdalılarına karşı da bir duruştur. Bu duruş, hak ve taleplerimizin, özgürlük ve demokrasi kazanımlarımıza sahip çıkışımızın yol haritasıdır.
Toplumu kaosa, kanlı süreçlere sürüklemek isteyen ve sonuçları altında ezilerek kararlarını değiştiren bu akıllar, 21. Yüzyılda ülkemizi yönetme ehliyeti içinde oldukları düşünülemez.
İktidarların, halk iradesini hiçe sayan baskı ve zulmüne, haksızlık ve saldırılarına karşı başarının yolu da direnmekte anlamını bulan mücadeledir. YSK vetosunun, halkın direnişiyle uğradığı hezimet, hak almanın en kısa ve en güvenli yolu olduğu da böylece bir kez daha açığa çıkmış oldu.
Bu aşamadan itibaren ortaya çıkan tüm gelişmeler, artık ülkenin bu akıllarla yönetilemeyeceğini gösteriyor. Yeni siyasal tabloda halkımızın, farklılıklarımızın, azınlıklarımızın, ezilen inançların, çevrecilerin ve ezilen tüm güçler adına çağdaş bir demokratik yönetimin oluşturulması gerekmektedir. Bu nedenle hepimizin üzerine düşen önemli görevler bulunuyor.
Bu görev barış için, bu görev daha çok demokrasi ve özgürlük için, bu görev kirli savaşı sona erdirmek için, bu görev ortak ülkemizde barış içinde bir arada yaşamak için yerine getirmelidir.
Bu görevin ilk adımı, parlamentoda halkın gerçek temsilcilerinin güçlüce yer almasını da gerektiriyor. 12 Haziran 2011 seçimleri bu açıdan önemli bir fırsattır. Bu nedenle, tüm gücümüzle seçimlere katılmalıyız, bir tek oyu boşa harcamamalıyız.
Örgütümüz, THKP-C(Acilciler), dünden bu güne gelen mücadelesinin bu boyutunda, halkımızı bağımsız “özgürlük ve demokrasi” adaylarına destek vermeye çağırırız.