7 Oca 2010

KIZILDERE KATLİAMININ ÖĞRETİSİ

Şerif YILMAZ 30 Mart 2010

30 MART 1972, Türkiye devrimci demokratik hareketinin gelişim seyrinde

yaşanan önemli bir tarihsel kesite işaret eder. Bu tarihte uğruna

ölümlere gidilebilecek devrimci, militan dayanışmanın günümüzde ne

kadar ihtiyaç duyulan bir gerçek olduğu tüm yakıcı sıcaklığıyla

önümüzde durmaktadır.


Öyle ki, içinde bulunduğumuz süreçte toplumun aydın, devrimci,

demokrat kişi ve kurumlarına reva görülen her türden baskı ve terörün

milliyetçi tarzda dışa vurumu ayyuka çıkmakta. Bu saldırılar devlet

bünyesinde Kızıldere'den günümüze, farklı adlar altında olsa da Genel

Kurmay Özel Harp Dairesi ve ihbarcı çömezlerinin, MİT ajanlarının

çabalarıyla hayata geçirilmektedir.



Son günlerde devlet terörü Tunceli-Sivas kırsalı ve Cudi dağlarında

maddi yıpratmayla, diğer yanda da psikolojik savaş yöntemleriyle

demokratik açılım adına hayata geçiriliyor. Yakın süreçte yaşanan

yıldırma, korku salma, güvensizlik yaratma türünden gerçekleştirilen

operasyonlar; gerek Barış ve Demokrasi Partisine yönelik saldırılar,

gerekse birkaç gün öncesinden İstanbul-Ankara-Mersin ve Antakya'da

demokratik kurum ve kuruluşlarla temsilcilerine karşı sürdürülen

devlet terörü dikkat çekmektedir.



Mahirlerden günümüze kadar THKP-C'nin devrimci-demokrasi mücadelesinde

şekillenen oluşumu, farklılığı itibariyle, siyasal mücadelede içinden

çıkıp geldiği toplumsal sürecin daha ilerisinde yer alışıyla döneme

damgasını vurmuştur. Devrimci direniş çizgisinde geçmişten

alınabilecek ciddi anlamda hiçbir miras yok iken, ilk kez, siyasal

anlamda geleceğe miras oluşturacak hattın temelleri bu konjonktürde

atılarak, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları

bu sürecin baş mimarları olmuşlardır.



Örgütümüz böylesi bir siyasal mirasın temelleri üzerinde, her türden

ihanete ve yılgınlığa karşı mücadele bayrağını teslim alan İlker Akman

ve yoldaşlarının sürece omuz vermesiyle kendini geliştirerek bu

günlere gelmiştir. Şehitler verme pahasına yükseltilen devrimci

dayanışma ruhu, mücadele azmimizi bileyen onur duyduğumuz geçmişimizin

en önemli mirasıdır.



Kızıldere'den günümüze taşınan en anlamlı miras, Devrimci-demokratik,

siyasal mücadelede oluşturulan direniş hattının bilince çıkartılarak,

bir duruş, bir kültür haline getirilmesidir. Bu inançla yolumuzu

aydınlatıyor, yılmadan, usanmadan, bedeller ödeyerek demokrasi uğruna

mücadelede mevzilerimizi daha da etkin hale getirmenin çabasını

veriyoruz.





Bu ana temalar üzerinde Kızıldere şehitlerini anmak, mücadelemizde

yaşatmak, Onlar'a en yakışır olanı yapmaktır. O dönemin

şekillendirdiği farklılıkları, günümüzün konjontürel değişimleriyle

kucaklaştırarak geleceğe taşımak, bilişim çağının devrimci

açılımlarıyla kesişir. Bu anlamda da bir kez daha geçmişimize sahip

çıkıyor, onur duyuyoruz.



Geçmişini inkar edenlerin, geleceği yakalama şansı olmayacaktır.