211.DOSYA
İLK TEST
Mihrac Ural
10 Aralık 2010
Test yapacağım.
“Kısa kes Aydın havası olsun” derler ya önemsiz şeylere vakit harcamamak için bu yolu seçeceğim.
Okurlarım bilir, tanımadığım, ortak bir şey paylaşmadığım insanları muhatap almıyorum. Siyasa sorumluluğum var, düşüklerle ilgili değilim.
Örgüt tarihini ilgilendirdiği kadarıyla, TKEP kırması muhbir şebekesinin yalanlarını deşifre etmekle yetiniyorum.
Testi siz okurlarım cevaplayacaksınız. Gerisini söylememe bile gerek kalmayacak…
Aşağıda bulunan cümleleri dikkatlice okuyun;
“Yüksel Eriş …Apo'yu ve Apocu'ları sevmezdi.”“Kurtuluş Cephesi dergisinin internet sayfalarında epeyce gezinti yaptım. Öğrendiklerimi bildiklerimle birlikte değerlendirdim. Vardığım sonuç, Kurtuluş Cephesi'nde okuduğum yazılar benim için küp dolusu pekmez değerindedir. Ermeni Soykımı yaptığımızı da yazmışlar, işte bu yazdıkları o pekmez küpüne düşmüş fare gibidir. Yüksel de benim gibiydi, içine fare düşmüş küpten pekmez yemezdi.”
“Günay Karaca son nefesine kadar Mihrac Ural'ın uzantısıydı. 1979'un yaz aylarında birgün iki arkadaşıyla birlikte evime geldi. Altı ay sonra bir daha geldi. Ama bu defa yanında bir polis ordusu vardı. Beni de kitaplarımla birlikte alıp götürdüler. İki hafta sonra Günay'la birlikte tutuklandım. Selimiye'de nasıl “armut gibi” toplandığımızı öğrendim. Ayrıntıya girmenin gereği yok, hapisaneyi Günay'a dar ettim. Günay Karaca beni yakalattığı için pişman oldu. Zaten öldü gitti, Günay'la hesabım bitti.
Sağmalcılar'da Büyük Firar gündeme gelince, Günay'ın ve Haydar'ın kuyruğuna bastım. İkisini de dışarı bırakmadım.”
“Yüksel'in üç yoldaşına birden soruyorum. Yüksel'den Ermeni Soykırımı diye bir söz duydunuz mu? İlker'de Mahir'de Ermeni Soykırımı diye bir şey var mı? Öyle ise, niçin yalan atıyorsunuz?” (Yuksel Eriş Öğretmen başlıklı yazısından)
Test Sorusu:
Yukarıda okuduğunuz cümleler kime ait:
a.) MHP’li Ülkü ocakları üyesi bir faşiste mi?
b.) BBP gençlik kolları Alperen Ocakları üyesi bir Turancıya mı?
c.) Milli Gençlik Teşkilatı üyesi bir milliyetçi-dinciye mi?
d.) Ulusalcı bir modern faşiste mi?
e.) Tümünün sentezi bir “paranoya” mı?
Hangisini seçtiyseniz seçin, fark etmez. Tam not alacaksınız.
Bu cümleler Cihat Çelik diye birine ait. Tanısanız da tanımasanız da önemli değil; bizi ilgilendiren siyasal düşüncesidir, kişiliği değil…
Örgütümüze zerre kadar emek vermiş herkese saygım sonsuz, bir araya gelmemiş olsam da. Ama bir Turancıya saygımın olmasını kimse beklememeli. Muhatabım olamaz; yerini doğru bulmuş, itirafçı + MİT ajanı gibi türlerden oluşan milliyetçi bir muhbir öbeğinde yer alması, ona en yakışanıdır, hayırlı olsun…
Not: Sanatı hepimiz severiz, sanat devrimci olmanın redaktesidir.
Vaktim olursa iki kuş resmi üzerinde size bir test sorusu daha soracağım, “paranoya”yı somut olarak Abiddin’den önce resmetmiş olacaksınız (“Paranoya” tanısı bana ait değil, bir misafirime aittir)
İBRAHİM “ŞAHİN”İ UNUTMAMAK İÇİN KISA NOT…
Farkında mısınız?
Sırat köprüsü olan, MİT’le çalışmaya ne zaman başladın? Sorusuna cevap vermemek için nasıl da fare gibi kaçıyor…
MİT ajanı İbrahim Yalçın, sırat köprüsü sorusuna yine yanıt vermedi. Yine kaçtı. Eveleyip geveledi. CEPHE dergisinin gölgesine sığınamayacağını anlayınca kaçamak yaptı. CEPHE dergisi “gölge etme başka ihsan istemez” dedi, elinin tersiyle itti.
MİT ajanı İbrahim, ne yaparsan yap, İtirafçısıyla, jokeri, Turancısı, ölü konuşturucusuyla ya da her ne türden ahlaksızıyla nereye kaçarsan kaç bu sorun giyotin gibi boynunun üzerinde sallanmaya devam edecek. Sırların orada bu çözülecek. MİT’e ne zaman alındın tam tarihini bekliyoruz.
Verdiğin tarihler yalan ve çelişkili, 12 sayfa el yazılı itirafnamen ortada (Bkz. 55. DOSYA, MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın, 12 sayfalık el yazısı itirafnamesi http://acilciler-tpkpc.blogsopt.com/ ).
MİT ajanı cevap ver; MİT’e ne zaman alındın?
Acilciler bunu bilecek ve tarihimizin çözüm bekleyen karanlıkları böylece aydınlanacak. Biz Acilciler sabırlıyız, bekliyoruz.
İbrahim Yalçın kendini tanıtıyor: “Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " (İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10)