7 Oca 2010

163. dosya : SÖZÜN BİTTİĞİ YER...

Mihrac Ural 2 Nisan 2010

Söylenti değil, siyasi hasım iddiası değil, üçüncü kişilerin doğrulamasını bekleyen söylem değil. Ölüler adına konuşmak da değil. El yazılarıyla, imzalarıyla, yorumsuz resmi belge ve kanıtlarla gerçekler ortaya konuyor. İşte belge ve kanıtın; kendi el yazılarıyla, altında imzalarıyla söyledikleri. Altı üstü birer cümle...

Birinci cümle, Polis işbirlikçisi İtirafçı Engin Erkiner’e aittir;

“Emniyet kuvvetlerine yardım maksadıyla yakalandığım günün akşamı ve onu takip eden günde aşağıda sıralayacağım evleri bulmaları bakımından polise yardım ettim” (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:16)

Yukarıdaki cüme 33 yıl önce söylendi, polisteki yazılı ifedesinde de yerini aldı; o gün polis, bileğini tutuğu an itirafçı olacağını bellirtti.

Eline kağıt kalem verdiler; hayalleri dahil her şeyi anlattı, örgüte ait her türden gizli bilgiyi "kornolojik olarak" polise teslim ederek deşifre etti, döküldükçe döküldü. Unuttukları aklına geldikçe, mazgal kapısını tıkladı, polisi çağırdı "şimdi hatırladım" diyerek, unutulanları bile polise teslim etti, teslim oldukça da döküldü...

Utanmaz İtirafçı, ahlaksız bir kişi olarak, 33 yıl sonra bu gün, muhbirliğe devam edeceğini ilan ediyor.

Doğu Perinçek medresesinin sadık bir öğrencisi olarak, ihbarlarını sürdüreceğini dile getiriyor; "deşifre etmeye devam edeceğiz" diyor.

Bu ihbarlar sonucu, İstanbul. Ankara, Mersin ve Antakya'da 14 devrimci "terör örgütü mensubu olarak" gözaltına alındı.

Evet, tam 33 yıl sonra itirafçı bir kez daha ihbarlarıya sahnedeki yerine, Özel Harp Dairesinin bir kuklası olarak alıyor; "Mihrac Ural 'bizi ihbar ediyorlar' diye bağırıp çağırıyor. İhbar etmek, deşifre etmekse, buna bundan sonra da devam edeceğiz" (Engin Erkiner, "Mihrac Ural ile Muhabarat; Uzak Durun!" 28 Mart 2010)

"Mihrac Ural gibi... bir kişiyle yoğun ilişki içinde olmanın bedeli vardır. Bu tür insanları bıkmadan usanmadan teşhir edeceğiz…" (Engin Erkiner, 'Alçaklara Kar yağıyor Üşümedin mi?' 1 Nisan 2010)

" Çizgimizi bundan sonra da sürdüreceğiz" (Engin Erkiner, 'Alçaklara Kar yağıyor Üşümedin mi?' 1 Nisan 2010)

Bu cümlelerle birlikte artık her şey açık hale geldi. Devrimcilere karşı, polis ajanı muhbirler bir şebeke oluşturup servislerini yapıyorlar.

Davamız adeletsiz, gerici sistemle ve onu koruyan devlete karşıdır. Kuklalar için hiç vakit tüketmedik. Kuklalar, kendi sözleriyle kendilerini yeterince açık tanımlıyorlar. Okura, bunu sunmakla yetiniyoruz.

Bizi, 33 yıl önce ihbar eden bu ahlaksız itirafçı, bu günde ihbar etmeye devam ettiğini açıklıyor; tek fark, dün yakalandığında, bu gün ise bir görevli olarak açıkça yapmaktadır.
İkinci cümle; MİT ajanı İbrahim Yalçın’a aittir;



“Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " ( İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10)



Bu satılmış kişi muhabımız değildir. Cezasını beklesin.



İbreti alem sonu için, zaman aramızda hakemdir.



Acilciler tarihi bir onurlu direnme tarihidir. İçimize sızdıkları an açığa çıkarttığımız bu iki kişi dışında, saflarımıza kirli hiçbir insan yaklaşamamıştır. Bu da Acilciler tarihinin şanlı ve gururlu yanıdır.



10 000'i aşkın belgenin içinde yer aldığı dev örgüt arşivinin ve yoğun olarak biriken örgütsel çalışma belgelerinin tanıklığıyla örgütsel tarihimiz, direnenlerin kaleminden ve devrimci akademisyenlerin katkısıyla yazıldığında okurda çok şey öğrenecektir.



Bunun ilk adımı olan dosyalar, belgeler, kanıtlar, fotoğraflar, örgüt arşivinin yayınlanabilir tüm vesikaları bu bloglarda yeri geldikçe de okura sunulacaktır.



http://tarihselhainler.blogspot.com/ --- http://acilciler-thkpc.blogspot.com/ --- http://mirural.blogspot.com/