7 Oca 2010

140.dosya : DEVLET SAHAYA İNDİ


Öner Ödemiş
12. 12. 2009



Siyaset onurla yapılan bir şeydir. Hele devrimci siyaset için onur çok daha önemlidir. Onursuz insanlarla siyaset sahnesinde karşılaşmak ise tam sıkıntıdır. Onların yöntemlerine onlar gibi yanıt veremezsiniz, onların yalanlarına maruz kalırısınız, onların çirkinliklerine maruz kalırsınız ama onlar gibi yanıt veremezsiniz. Onlar ilkesizdir, siz ilkelere özen göstermelisiniz. Onlar küfrederler siz etmemelisiniz. Onlar ahlaksızdır, siz ahlaktan taviz vermemelisiniz. Sıkıntılı bir iş…



Bunun için de devlet onursuz yöntemleri kullanır. Devrimcileri kendi sahasına çekmeye çalışır. Kendi alanında ki kirliliklere devrimcileri bulaştırmaya çalışır. Taktikler uygular, yalanlar, çirkeflikler, özel yaşamlar, belden aşağı vurmalar… İnsanların birbirlerine düşürmeye, insanları birbirlerinden şüphelendirmeye, insanların arasında ki bağı yıpratmaya çalışır. Devlet tüm bu yöntemleri kullanır. Onun geçmiş değeri, ilkeleri ve ahlakı yoktur.



İnsanlar satın alır, zorlar, itirafçı yapar, site kurar, gazete çıkartır, ajan yetiştirir, ajan sokar, nifak sokar, suni ayrılıklar yaratır vb. Bunları sol olarak hep yaşadık. Yaşıyoruz da…



Devletin yöntemleri yine sahnede.



Önce tenekeciler sitesini kurdular. Ardından yalanlar başladı. Sonra insanlara saldırmalar, çamur atmalar, belden aşağı vurmalar. Tarihe mal olmuş bir örgütü kirletmeye çalıştılar. Kafaları karıştırıp, yaşanmış kimi gelişmelere yalan ekleyip, imaj sarsmaya çalıştılar. Tutmadı. Yaşayan tanıklar buna izin vermedi. Sahte mektuplar yayınladılar. Olmadı, adına mektup yazılanlar çıkıp biz böyle bir şey yazmadık dediler. İnsanları birbirlerine düşürmek için, nifaklar ortaya attılar, yine olmadı. Bir türlü mesafe alamadılar. İnandırıcı olamadılar. Sonradan Acil biziz dediler, millet güldü. Psikolojik tedavi gören birisi adına çağrılar yayınladılar. Büyüyoruz dediler, aklı başında tek bir kişi yanlarında yer almadı. Bunları görevlendirenler, baktılar ki bu adamlar beceriksiz, kendileri sahaya indiler. Böylece, Devlet yedek kulübesinden sahaya indi



Yayınlanan ve yayınlanacak yazıların uydurma yazılar olacağı, daha ilk adımda ortaya çıkmıştır. Öncelikle kimin kiminle konuştuğu belli değildir. Tüm aktarımlar keyfi düzenleme içinde verilmiştir. Konular mantık tutarlılığıyla devam etmemektedir. Mihrac Ural’ın ticareti ret edişi, davasına bağlılığı gibi cümleler in öncesi ve sonrası tümüyle konmayarak oluşturulan kesiklik kendi uydurmaları cümleleri araya sokuşturmaları, böylesi polisiye oyunların ortaya serdiği bir yazıyı asla belge haline getiremez. Bu paçavralar polis işbirlikçisi Engin Erkiner’in bildiğimiz kurgularından başka bir şey değildir. Bunlar bir WC kağıdı kadar değerli değildir. En komik katkı ise Mihrac Ural adına sokuşturulan “Erdinç” olayı var ki tam bir komedi. Bu konuyla ilgili yapılan konuşma hiç yazılı olmamıştır ve konuşmayı yapan kişi bunu hiçbir zaman Mihrac Ural’ın yanında da yapmamıştır. Ama polis işbirlikçisi ahlaksız itirafçı bumu Mihrac Ural adına sokuşturarak malum bir kışkırtma yapmayı denemiştir. Ama biz biliyoruz ki, kışkırtmak istediği kişi böyle bir komediye dönüp bakmayacaktır…



Türk filmlerinin arasına atılan parçalar gibi- araya parçalar atarak yayınlanan yazılar, karşılıklı olarak yazışanların bunları onaylaması olmaksızın, eksilterek araya parçalar sokarak yazı yayınlamak ahlaksızlık olduğu kadar, gerçekleri kanıtları belgeleri okurdan kaçırmaktır. Polis işbirlikçisi Enginin yaptığı da budur. Cesaretleri varsa bu yazıyı bozulmamış halıyla ve kimler arasında geçmişse onların onayıyla yayınlasınlar. Bunu yapamazlar çünkü bu yazışma kendi uydurmalarından ibarettir. Hiçbir değeri yoktur. Ticaret yapmak ayıp değil, önemli olan devrimci kalmaktır. Siyasi olan bunu örgütsel kaygılarla yapmasıdır. Bu anlatılanlar da bile Mihrac Ural’ın devrimci duruşu ve davasına bağlılığı ortadadır. Bunu örtmek için araya sokuşturulan şeyler ise, uydurmadan başka bir şey değildir ve bu yüzden bu yazımların hiçbir değeri olmayacaktır.



Bu uydurma yazıların ana amacı ihbardır. Nereye ve kimlere ihbar. Devlet sahaya indi diyoruz devlet bu ihbarları nereye mesaj vermek ister diye sorarsanız cevap açıktır. Podlis işbirlikçisi enginin tek amacı da budur. O da, bir iç tartışma gibi sunulan ihbar furyası vasıtasıyla devlet, Genelkurmayın kurduğu bu sitede dünkü düşmanı bu günkü komşularına mesaj vermektedir. Bunun için elindeki bilgileri de, hasan balcının bir gazeteci karikatüründen aldığı bilgelerle harmanlayıp servis etmektedirler.. tek amaç ihbar devlete ihbar ve devletin komşuya ihbardır. Komşu bakın bunlar hala ordalar işte adresleri işte yerleri biz ulaşamıyoruz kuklalarımız da bir şey yapamıyor siz asın… kesin… ne yaparsanız siz yapın demektir.



Hiç konusu edilmemiş,ilgisiz, alakasız isimleri ve sohbeti araya ekleyerek, refleks oluşturmaya çalıştılar. Bu tür yazıların hiçbir önemi yoktur yayınlayanın çirkinliğini gösterir o kadar. Önemli olan kullanılan yöntemlerin tanıdıklığı. Hiç yabancı olmayan bu yöntem ve kullanılan kavramlar, devletin sahaya indiğini açıkça göstermektedir. Acilciler artık sahada devletle karşı karşıyadır.



27 yıldır Acil hareketi ile ilgisi olmayan Engin Erkiner birden bire Acil sevdalısı kesildi. Hele birinin aklına bu örgütü kurduğu geldi.. Ne zaman 27 yıl sonra, yaşı 60 a gelince. Diğeri 23 yıl önce polis ajanı olduğu için kovulduğu örgütü ne çok sevdiğini birden hatırlayıp alana geldi. Bu yan yana gelenlerden bir örgüt mü istersiniz, neden olasın, ama adı Acil örgütü olmaz. Olsa olsa polis örgütü olur. Ki, bu kadar beceriksizlikten sonra artık buda zor olur…



Eski en iyi eskisi kadar iyi olabilir. İlk yakalanmada, yöneticisi olduğu örgütü ele verenler, polise hatırladıklarını bile, bir sistematik içinde anlatanların bu gün bir halt olamayacağı açıktır. Olabilseydi eskidende olurdu. Olabilseydi bu gün zaten bulunduğu noktada değil çok daha farklı bir yerde olurdu. Eğer olabilseydi zor dönemlerde kaçıp başka bir örgüte iltica etmezdi.



Eski ancak eskiden olduğu kadar olabilir ve üç-beş eskiden bir yeni çıkmaz.