THKP-C (Acilciler) Basın Açıklaması
18 Mart 2011 / No: 27
18 Mart 2011 / No: 27
ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İÇİN
SEÇİM SÜRECİNDE SEÇMECİ OLALIM
ADAYLARIMIZI BU AMAÇLA TERCİH EDELİM
12 Haziran 2011 seçim maratonu başlamış bulunmaktadır.
Her seçim gibi bu seçimlerde de halkın tercihleri, engellerin, barajların, eşit olmayan rekabet, mali ve yetki adaletsizliğinin baskısı altında bulunmaktadır.
Bu baskılar sadece halkın üzerinde değil, muhalif olan tüm güçlerin de üzerine acımasız bir kovuşturma olarak dayatılmaktadır.
Hüküm sürmenin hoyratlığıyla, halkın tanıdığı siyasi kredileri halka karşı bir baskı unsuruna dönüştüren iktidar, darbeci dönemlerin baskılarını sivil bir diktatörlük olarak ikame etme çabasındadır.
Bunun için kadro ve yeniden yapılanmalarla Cemaatin İmamları önderliğinde, derin devlet oluşturma çabaları sürmektedir. Askeri darbelerin faili meçhullerle ünlenen Ergenekoncu zihniyeti, bu günün iktidarı elinde sivil diktatörlüğün aracı olarak, toplumun aydınlık yüzlerine, çağdaş uygarlığın düşünce birikimlerine, basın mensuplarına, devrimci demokrat güçlere ağır bir baskı rejimi olarak dayatılmaktadır.
Bu koşullar içinde seçim sürecinde alınacak tutum, halkımızın çıkarları açısından büyük öneme sahiptir.
Cumhuriyet değerlerinin 21. Yüzyılda yetersiz kaldığı, adil olmayan kuruluş yapılanmasının artık ülkeyi barış içinde bir arada tutmanın mümkün olmadığı bir kesitte, farklılıklarımızı ötekileştiren, düşünce dünyamızı karartan, aydın düşmanlığını her olayda ortaya koyan, farklı her düşünceyi tehlikeli ve zararlı sayan, işsizlik, iflaslar, bitip tükenmez fiyat artışlarıyla yaşamın en ince ayrıntısındaki dengeleri bile sarsan, ekonomik büyümesi sadece en büyüklere yarayan, orta ve küçüklere iflastan başka bir şey sunmayan bu gidişe son verecek bir seçim tutumu içinde olmalıyız.
Bunun en geçerli somut adımı ise demokrasiyi içine sindirmiş adayların parlamentoda yer almasıdır. Bu nedenle adaylar, partilerden çok daha önemle ele alınmalı ve tercihler bunu göre yapılmalıdır.
Bu tutumu alırken, seçimlerin sınırlı güçte sonuçlar yaratacağını unutmamak gerek. Seçimler bu devleti dönüştürecek ne bir sonuç yaratabilir ne de bu devletin üzerinde yükseldiği temel parametreleri değiştirir. Bu devlet statülerine mahkum bir devlettir. Ülkedeki siyasal sorunların temelinde de bu yapısallık yer almaktadır. Buna rağmen, her değişim küçük birikimlerle, adımlarla başlar. Seçimler, gerçek devrimci, demokrat, ilerici adayları, parlamentoya taşıyabilirse bu amaç için önemli bir kazanım olacaktır.
Seçimlerde bağımsız adayların önemi de bu noktada anlamlıdır. Kimse kimseyi aldatmasın, seçimler her şey değil, gerçekçi değişimler için sadece bir adımdır. Bu mevzilerde halkın artan kazanımı büyük değişim için bir katkıdır. Bunun da ihmal edilmemesi gereklidir.
Bu bilinçle seçimlere gitmek, seçim sonrası demokratik anayasa kazanımı açısından önemli bir mevzi olacaktır. Zira demokratik anayasa talebi, ortak ülkemizde barış içinde bir arada yaşamanın, kirli savaşlara son vermenin, farklılıklarımızı güvence içinde siyasal haklarına kavuşturmanın en önemli talebidir.
Bu talep, ülkemizin 135 yıllık anayasa arayış sürecinde ortaya çıkan 5 anayasa ve yüzlerce ara değişiklikle ikame edilememiştir. Bu güne kadar değişiklikleriyle ortaya çıkan anayasalar darbelerin, askeri mantığın eseri olmuştur. Cumhuriyetteki Osmanlı olarak değerlendirilmesi mümkün olan bu anayasalar tek boyutludur; tek millet, tek dil, tek kültür, tek tek diye devam eden faşizan anayasalardır.
Bu nedenle yeni anayasa kökten farklı olmak durumundadır. Seçimler bu açıdan da önemli bir dönemeç olacaktır.
Yeni anayasa, “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” hükümleri olmayan demokratik bir anayasa olmalıdır. En somut anlamıyla bu anayasa, farklılıklarımızı güvence altına alan, siyasal ve toplumsal özgürlükleri koruyan bir anayasa olmakla yükümlüdür. Bu olmadan bir arada barış içinde yaşanabileceğini kimse beklemesin.
Bu nedenle yaklaşan seçim hazırlığında bu yönde tutum alabilecek adayların belirlenmesi ve bu adayların parlamentoya taşınması için bir irade ortaya koymamız gerekiyor.
Örgütümüz THKP-C (Acilciler), halkın iradesine saygılı kalmayı ilkesel öncelikleri arasında sayar. Siyasi mücadeleyi, halkın çıkarları için ele alan örgütümüz, önermelerini de bu çerçevede belirler. Seçim sürecinin bu aşamasında, halkımızı bu ilkelere bağlı olmaya çağırır.
İktidarları yaratan halkın, iktidarları değiştirecek güçte olduğu gerçeği, haklı her talebin kazanılmasına yeterlidir. Uzun yıllar diktatörlük baskısı altında, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, sessiz ve sitemsiz görünen halkların ortaya koyduğu özgürlükçü direnme ve yarattığı devrimler, ülkemiz ve halkımız için da bir yol haritasıdır.
Bölge halklarının insanlığa olduğu kadar, ülkemiz halkları için de geçerli olan derslerini, yaklaşan seçimlerde, daha çok demokrasi ve özgürlük için değerlendirmek bir yükümlülüktür.
Halkımızı yaklaşan seçimlerde seçici olmaya, çıkar ve kazanımlarını koruyacak adayları önermeye ve önerileri ardında desteğe hazır olmaya çağırıyoruz.
THKP-C (Acilciler)