THKP-C(Acilciler) Basın Açıklaması
26 Ocak 2010 / No: 6
KURUCU ŞEHİTLERİN ANISINA
26 Ocak 1976 tarihi örgütümüz için olduğu kadar halkımız için de önemli bir tarihtir. Bu gün örgütümüzün kurucu liderleri şehit olmuştur. Bu gün, Malatya Beyler Deresinde yüreği insanlık için, ülkesi ve halkları için çarpan, bilinç, aydınlık ve mücadele kararlılığıyla mücehhez öncülerin kurşuna dizildiği gündür.
12 Mart döneminin askeri faşist darbesi ve ardından gelen kıyım hareketlerinin son halkası, kanlı bir katliamla kapanmıştı. Mahir Çayan’ları Kızıldere'de, Deniz Gezmiş’leri idam sehpalarında, İbrahim Kaypakkaya’ları işkence tezgahlarında katleden bu akıl; kıyım halkalarına devamla, 26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresinde; İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş’i nedensiz, sorgusuz, yargısızca kurşunlayarak, katletmiştir.
İlker Akman ve yoldaşları, örgütümüz THKP-C(Acilciler)'in kurucu liderleri olmaları yanı sıra ülkemiz siyasal geçekliği ve sorunlarına ilişkin çözüm amacıyla giriştikleri aydınlık adımları, kuşaklar boyu sürecek izler bırakmıştır. İlker Akman'ın "Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz" yazısıyla ortaya koyduğu siyasal algı ve bu algının metodolojik açıdan gelecek kuşaklara mücadele sunduğu açılım, kaybımızın büyüklüğünü anlatmaya yeterlidir. Biz Acilciler bu önderlerin, bu kurucu şehitlerin siyasal yönelimlerinin, evriminin bir sonucu olarak demokrasi mücadelesini yükseltmekteyiz. Bu mücadele, ülkemizi, bölgemizi ve küreselleşen dünyamızı kavrayan bir ufuk açmıştır önümüze, özgür düşünce bunun en önemli adımıdır.
Düşünce ve çeşitliliğini bir zenginlik olarak algılamaksızın, demokrasiyi ikame etmenin mümkün olamayacağı açıktır. Oysa, ülkemiz iktidarları her farklılığa ve düşünce özgürlüğüne karşı kanlı kıyım hareketlerine yönelmiştir. Dün olduğu gibi bu gün de, aynı yolda yürüme inadı gösteren iktidarlar, bölcülüğün de nedenidir. Bu akıl, milliyetçiliğin, tek boyutlu ırkçılığa uzanan dayatmaların ürünüdür. Bu akıl, Anadolu'nun çoğulcu gerçeğini kavramamış, ayakta durmak için zoru araç edinmiş bir akıldır.
Dün, ülkemiz solunu böylesi kanlı kıyımlarla tenkil edenlerin, bu gün Kürt halkına ve ülkemizin diğer farklılıklarına karşı giriştiği gerici duruş; "Sınır ötesi Operasyon", ifşa olan darbe planlarıyla iç içe girmiş kanlı kıyım hazırlıkları, hakim olan akıl sisteminin statülerine de önemli bir işarettir. Demokrasi mücadelesini, bir sistem mücadelesi haline getiren nesnel veriler de buradan kaynaklanmaktadır. Tarihle cesurca yüzleşmemiz bu mücadelenin en önemli yanıdır.
Ülkemiz birimizin değil, hepimizindir. Bu ülkede eşitler olarak yaşamak için, farklılıklarımızın hak ve hukukunu, demokratik bir anayasa, yasa ve kurumlarla güvenceye almamız gerek. Tarihle cesurca hesaplaşmamızın anlamı da burada yatar.
26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresi katliamının yıldönümü anısı, örgütümüzün kurucu şehit önderlerinin çizdiği aydınlık yolda, demokrasinin ikamesi için yürüttüğümüz mücadelede yaşamaktadır.
THKP-C(Acilciler)
İlker Akman, Hasan Basri Temizalp, Yusuf Ziya Güneş
26 Ocak 1976 tarihi örgütümüz için olduğu kadar halkımız için de önemli bir tarihtir. Bu gün örgütümüzün kurucu liderleri şehit olmuştur. Bu gün, Malatya Beyler Deresinde yüreği insanlık için, ülkesi ve halkları için çarpan, bilinç, aydınlık ve mücadele kararlılığıyla mücehhez öncülerin kurşuna dizildiği gündür.
12 Mart döneminin askeri faşist darbesi ve ardından gelen kıyım hareketlerinin son halkası, kanlı bir katliamla kapanmıştı. Mahir Çayan’ları Kızıldere'de, Deniz Gezmiş’leri idam sehpalarında, İbrahim Kaypakkaya’ları işkence tezgahlarında katleden bu akıl; kıyım halkalarına devamla, 26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresinde; İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş’i nedensiz, sorgusuz, yargısızca kurşunlayarak, katletmiştir.
İlker Akman ve yoldaşları, örgütümüz THKP-C(Acilciler)'in kurucu liderleri olmaları yanı sıra ülkemiz siyasal geçekliği ve sorunlarına ilişkin çözüm amacıyla giriştikleri aydınlık adımları, kuşaklar boyu sürecek izler bırakmıştır. İlker Akman'ın "Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz" yazısıyla ortaya koyduğu siyasal algı ve bu algının metodolojik açıdan gelecek kuşaklara mücadele sunduğu açılım, kaybımızın büyüklüğünü anlatmaya yeterlidir. Biz Acilciler bu önderlerin, bu kurucu şehitlerin siyasal yönelimlerinin, evriminin bir sonucu olarak demokrasi mücadelesini yükseltmekteyiz. Bu mücadele, ülkemizi, bölgemizi ve küreselleşen dünyamızı kavrayan bir ufuk açmıştır önümüze, özgür düşünce bunun en önemli adımıdır.
Düşünce ve çeşitliliğini bir zenginlik olarak algılamaksızın, demokrasiyi ikame etmenin mümkün olamayacağı açıktır. Oysa, ülkemiz iktidarları her farklılığa ve düşünce özgürlüğüne karşı kanlı kıyım hareketlerine yönelmiştir. Dün olduğu gibi bu gün de, aynı yolda yürüme inadı gösteren iktidarlar, bölcülüğün de nedenidir. Bu akıl, milliyetçiliğin, tek boyutlu ırkçılığa uzanan dayatmaların ürünüdür. Bu akıl, Anadolu'nun çoğulcu gerçeğini kavramamış, ayakta durmak için zoru araç edinmiş bir akıldır.
Dün, ülkemiz solunu böylesi kanlı kıyımlarla tenkil edenlerin, bu gün Kürt halkına ve ülkemizin diğer farklılıklarına karşı giriştiği gerici duruş; "Sınır ötesi Operasyon", ifşa olan darbe planlarıyla iç içe girmiş kanlı kıyım hazırlıkları, hakim olan akıl sisteminin statülerine de önemli bir işarettir. Demokrasi mücadelesini, bir sistem mücadelesi haline getiren nesnel veriler de buradan kaynaklanmaktadır. Tarihle cesurca yüzleşmemiz bu mücadelenin en önemli yanıdır.
Ülkemiz birimizin değil, hepimizindir. Bu ülkede eşitler olarak yaşamak için, farklılıklarımızın hak ve hukukunu, demokratik bir anayasa, yasa ve kurumlarla güvenceye almamız gerek. Tarihle cesurca hesaplaşmamızın anlamı da burada yatar.
26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresi katliamının yıldönümü anısı, örgütümüzün kurucu şehit önderlerinin çizdiği aydınlık yolda, demokrasinin ikamesi için yürüttüğümüz mücadelede yaşamaktadır.
THKP-C(Acilciler)