7 Oca 2010

146.dosya : Mihrac Ural'ın notu:



10 Mart 1978 da yakalandığımda, 22 yaşında örgütün en yetkili kişisiydim. 21 gün işkencede Ankara-İstanbul arasında dolaştırıldım. Sorumluluğum ve yükümlülüğüm olan ser verip sır vermeme sınavını anlımın akıyla geçtim. Bununla öğünme hakkına sahip değilim, bu benim yönetici olarak görevimdi.

İstanbul’da tutuklanıp, Sağmalcılar Cezaevine gönderildiğimde Nebil yoldaş beni karşıladı. Ben işkencelerdeyken o zindanda bulunuyordu. Nebil benden önce yakalanmıştı. O İstanbul’da ben Ankara da yakalandım. Benden Nebil’le ilgili hiç bir soru sormadılar zaten benden önce yakalanmış ve benden önce de tutuklanarak zindana konulmuştu.

Örgütümüze toplu bir yüklenme yapıldığı ve aynı günler içinde her alanda baskınların yürütülmesi sonucu yakalanmalar gündeme gelince, kişileri sormaktan çok eylemleri, silah depolarını, önceki ithamların, itirafların sırtımıza yıktıklarını vb. sormaya ağırlık verildiler.

19 Ağustos 1977 İstanbul yakalanmasında polisle işbirliği yapan itirafçı Engin Erkiner'in sırtıma yıktığı, ilgili ilgisiz hatta tahmini eylem ithamları dolaysıyla ağır işkencelerden geçtim. Falaka ve elektrik işkencelerine günlerce maruz kaldım. Üstelik dönem Milliyetçi Cephe (MC) sonrası Ecevit hükümeti dönemiydi.

Bu sorgular sürecinde, ben ve benim yetiştirdiğim kadroların büyük bir çoğunluğu ser verip sır vermedi. Uzun yıllar zindanlarda direnerek yattı, alınları ak, bu gün de demokrasi mücadelesi yoluna koyuldu...

Buna karşın, itirafçı olanlar, MİT'ten para alıp Kongremizi ihbar etmeye gelenler dün olduğu gibi bu gün de örgütsel tarihimizi kirletmek için kurgu ve yalan üretmeye devam ettiler. Kendi kamburlarını gizlemek için başvurdukları senaryo üreten merkezilerinde çırpınarak yaptıkları Özel Harp dairesi kuklalığını sürdürdüler. Eskilerin dediği gibi, "Dün ne ise bu günde öyle olmaya devam ediyorlar"

Bunları hiç muhatap almadım. Bundan sonrada almayacağım. Siyasi yazılarıma siyasi etkinliklerime, ülkede sonuçlarını aldığım çalışma ve faaliyetlerime devam edeceğim. Benim işim halkımın demokrasi davasıdır, bunu yoldaşlarımla yükselteceğim. Çirkinliklere ayıracak zamanım yok.

Hayatlarını beni yazmakla geçirenlerin arkadan nal toplaması, çakalların işi olduğunu biliyorum, bu yeter. Bunlar bizim muhatabımız değil, demokrasi mücadelesi sürecindeki hedeflerimizdir.

Mehmet Yavuz gibi onurlu insanların ortaya koyduğu belge ve kanıtlarla da iddiaları iflas ettikçe, gerçek amaçları ve üstlendikleri görevin ne olduğu açığa çıkmaktadır. Gerisi okura aittir...

Genelkurmay'ın oluşturduğu sitelerin ne türden görevleri ifa ettikleri şimdi daha da iyi anlaşılıyor. Bu zaman, gerçekleri anlama zamanıdır...

Birlikte Mehmet Yavuzu okuyalım...

NEBİL NASIL YAKALANDI



Mehmet Yavuz



15 Aralık 2009



19 Ağustos 1977 darbesini yiyen örgüt, büyük bir takibat altındadır.



Bu takibata rağmen örgütün bombalama ve soygun eylemleri Hatay, Mersin, Samsun ve Bursa’da devam etmektedir. Bu olaylar, takibin daha da yoğunlaşmasına neden olur.



İstihbarat birimleri, Ağustos darbesinden sonra örgüt içinde yer alan kilit kişiler ve yapısı hakkında yeterli bilgiye sahiptir. O nedenle izleme ve takip daha sistematiktir.



Bu izlemeler sırasında 8 Şubat 1978 tarihinde Antakya’da Samandağı Ziraat Bankası soygununa katılan bir kişi 300.000 TL para ve soygunda kullanılan araçla yakalanır.



Bu yakalanmadan 2-3 gün sonra, İstanbul’da Samandağı soygunuyla ilişkili 3 kişi daha yakalanır. 24 Şubat 1978 tarihinde ise Antalya’dan Ankara’ya otobüsle gitmekte olan M.A. isimli militan; otomatik tüfek ve örgüt mührü ile birlikte Tarsus'da yakalanır.



Bu yakalanmalar, firari durumda olanların etrafındaki çemberi daraltmaktadır.



Mart 1978 başlarında Samsun ve Bursa’daki soygunlarla bağlantılı yakalanmalar gerçekleşir. 7-8-9 Mart tarihlerinde Bursa ve Samsun’da E.Y., A.Ö., İ.E., C.Y., E.H. ve H.G. yakalanır..



Aynı tarihte İstanbul’da önemli bir yakalanma daha olur.



Samsun’da kuyumcu soygununa katılan A.B., İstanbul Aksaray’daki devrimci Has-İş sendika binasında yakalanır.



Nebil Rahuma’nın Zeytinburnu’nda kaldığı ev bu kişi tarafından polise verilir. Nebil Rahuma da aynı gün kısa süreli bir çatışma ile Zeytinburnu'ndaki bu evde yakalanır. 13 Mart 1978 tarihinde tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevine gönderilir.



10 Mart 1978 tarihinde M.U. ve birkaç kişi daha Ankara’da kaldıkları evde yakalanırlar.



Nebil, esareti ilk böyle tanır.