7 Oca 2010

157.dosya : BELDEN AŞAĞICILAR

(Mehmet Yavuz'un yazısı)
Mihrac Ural'ın notu:

Çirkin bir tartışma, kin ve ihbarla devam ediyor. Bu tartışmanın oluşturduğu lağım çevreye de zarar verir hale geldi. Ancak görevli kuklalara emir üstten gelmiş, yaşamaları için bunu sürdürmeleri gerek. Halkın çıkarları, demokrasinin gerekleri için ortaya tek bir siyasi çaba koymamalarının dile getirdiği de budur. Bunlar, anaları, babaları, çocukları, karıları, kızkardeşleri ve de dedeleri bile, insan aklının almayacağı bir çirkinlikle bu tartışmalara karıştırılıyorlar.

Bu ahlaksızlara sahip çıkanların kim olduğu bellidir. Şu siteye bir göz atın, orada İtirafçıyı sahiplenenlerin neler yazdığını görün.


http://uluturkculuk.com/forum/index.php?topic=1369.msg8893;topicseen



Bir de ölü konuşturucusu var. Sinsi yılan, Sus diyoruz. Arsız ahlaksız diyoruz, adınla yaz, imzanı koy korkak ödlek pislik diyoruz. Kendi adına konuş, misafiri olduğun bir şehri ekmeğini yemiş bir hakir olarak altan alta dedekodularla kimseyi kirletme diyoruz. Sen okadar kirlisin ki, siyasi terbiyemiz bunları açıklamaya el vermez, zorlama bunlara girmeyeceğiz de. Yalan kurgularınla, Antakyalıyı Antakyalıya kırdırma intikamını açıkça koy sana da söylüyorum zaman hakem aramızda türkümü söylersin türkümü dinlersin o zaman göreceksin.


MİT ajanıyla, itirafçıyla bir arada utanmadan da Mehmet Yavuz'u şahit gösteriyorlar. Öyle mi?..

Alın o zaman… İşte şahit gösterdiğiniz onurlu insane burada. Yazısını okuyun.Yüzünüz kızarma bilirse yediğiniz şamarın izi kalmıştır aynaya bakın.


Bunlar, gösterdikleri şahide bile güvenmezler, balans ayarına yönelirler; ajan nebilden aldığı altınların hikayesinde balans ayarı yapa yapa düzeninin iyice bozmuş ordan bilirler. Şimdi bir daha havlayacaklar, kin kusacaklar, Atatürkçülükten başlayıp, onurlu ticarete kadar her şeyi kirletmeye çalışyacaklar. Ancak boşuna, ne kendilerine benzer bulabilecekler ne de sırtlarına outran kamburu örtebileceklir. Biri MİT ajani İbrahim Yalçın diğeri itirfçı Engin Erkiner ve yamakları ölü konuşturucusu.

Mehmet Yavuz'u birlikte okuyalım...

***

Mehmet Yavuz
20 Mart 2010


Uzunca bir süre BREMEN MIZIKACILARINI takip etmedim. Nedenim çok basit: Bu tür insanlarla tartışmanın bir fayda ya da anlamının olmadığını anladım.. Çünkü, sıkışınca hemen belden aşağı vurmaya, iftiralarla insanlara çamur atmaya başlıyor ve adeta insanları belli merkezlere ihbar ediyorlar.

Arkadaşın biri palavracı güruhun sitesinde yayınlanan MİHRACIN PAPATYALARI başlıklı yazıyı bana göndermiş... Her ne kadar yazı İbrahim Yalçın imzalıysa da, onun Erkan Ulaşan merkezli olduğu bayağı açık. O'nun da belden aşağı vuruşlarla insanları çoluk çocuğu önünde SAPIK durumuna getirmesini yadırgadım ve kendisine yakıştıramadım.

Lakin kerameti kendinden menkul ajan devrimci İbrahim Yalçın efendi, görevli olarak girdiği kısa süreli örgütsel yapıda yine görevli olarak katıldığı tek eylemle hiç tanımadığı, nerelerde neler yaptıklarını bilmediği insanlar hakkında fetvalar vermeye pek bir hevesli.

Ama ben bu konulara hiç girmeyeceğim. Hiç kimseyi böyle çirkin yöntemlerle vurmaya çalışmayacağım. Ancak bir konuyu burada açıklığa kavuşturmam gerekiyor.

Evet, daha önce de yazmıştım: Nebil, örgütlenmenin henüz ilk aşamalarında bir süre ortalıktan yok olmuştu... Bir kaç gün ortada görünmeyince kendisini merak etmeye başlamıştık.

Belli bir gurup içinde bu konu görüşülürken Erkan ve ben Nebil'in evine gitmeye karar vermiştik. Bu konuda Mihrac'ın görev vermesi gibi bir durum yoktu. Aramızda konuşmuş ve Nebil'i ziyarete karar vermiştik.

Nihayet evine gittik. Odasında yatağının üstünde uzanmış halde bulduk. Uzun uzun konuştuk ama Nebil, yazıda anlatıldığı gibi bir gerekçe hiç ifade etmedi.

Kendisiyle çok şey konuştuk ama asla o yazıda anlatılan türde bir gerekçe söylenmedi.

Birilerini vurmak, aşağılamak için: Nebil'in katline neden olan belden aşağı taktikleri hem de O'nun adını alet ederek kullanmak ne kadar acı.

Nebil'e sahip çıkmak; böylesi yöntemleri kullanarak değil, reddetmekle mümkündür. Bunun aksini yapmak; Nebil'in anısına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.

M.Yavuz