Herkes sana başka yerleriyle gülmeye başladı. Biraz daha beynini kullanıp yeni şeyler üret. Bilmediğin, yaşamadığın ancak 5. ağızlardan dinleme olanağı bulacağın konulara ilişkin, yıllardır bastıramadığın kin ve nefretle yalanlar uydurup insanların yürüklerini sızlatıyorsun. Sen ne işe yaramaz adammışsın meğerse. Bir dönem aynı çatı altında sen gibi seviyesiz ve kişiliksiz insanlarla birlikte olduğum aklıma geldikçe, kendimden utanıyorum.
Hanna yoldaşın ölümüne yol açan kazayı bile kendi sahtekarlığın için kullanıyorsun. Kazanın nerede olduğunu, kaza olduğunda araçta kaç kişi olduğunu, kaç kişinin yaralandığını, araçta bir Suriyeli Subayın olup olmadığını, kendi subayından dolayı da Suriye hükümetinin bu kazayanın üzerinde çok ciddi olarak durduğunu, kazanın oluş biçiminin karşıdan gelen bir yolcu otobüsünün, yoldaşlarımızın olduğu aracı yoldan çıkartmasıyla olduğunu, bunun kaza tutanağınca sabit olduğunu, bilmeden ahlaksızca böylesi bir yalana başvuruyorsun…
SENDE BİR PARÇA ONUR OLSA ARTIK HİÇ BİR ACİLCİNİN ADINI AĞZINA ALMAZSIN. Acil örgütü, siyasal yaşamda ki tarihsel yerini onurluca almıştır. Sen ve senin gibi siyasal ölülerden kurtulduktan sonra çok daha başarılı bir örgütsel süreç geçirmiş ve kendi militan çizgisini tüm Türkiye ve kürt soluna kabul ettirmiştir. Senin yıllardır sindiremediğin de tam bu gerçekliktir işte.
Dipten daha aşağı ya düşülmez. Olsa olda düşülen yerde debelenilir. Senin de yaptığın da tam olarak bu. Kendine bir iyilik yap ve artık sus. Sana ait olmayan, seninle hiç bir alakası kalmayan bir tarihsel sürece saldırarak,düştüğün dipten, kurtulman mümkün değil. Debelenmelerin faydasız.
12 Eylül olduğunda sen nedeydin, hatırlıyor musun? 12 Eylül de Türkiye de olup da, 12 eylül darbesinden hemen sonra, darbenin yaptırımlarından korkup kaçan kim? Sen değil misin? Sen Türkiye’den kaçıp da Suriye ye sığındığın tarihi açıklar mısın? 12 Eylülden çok önce cezaevinden kaçan arkadaşlar - 30 Temmuz 1980- 12 eylül askeri darbesinden çok önce, Suriye ye gelmiş ve ve Filistin kamplarına geçmişlerdi. Ve cezaevinden kaçarken de ve Filistine geçerken de 12 Eylül ün geleceğini bilmiyorlar, ülkede yaşanan özgün sürece uygun koşullar yaratma düşüncesi ile, ilişkiler ve bağlantılar kuruyorlardı. Bu arada sen 12 eylül askeri darbesiyle nutkun tutulmuş olarak, bir an önce yurtdışına çıkabilmek için kendini Adana’ya zor atmıştın. Adana da bir kaç günlük bekleyişi bile nasıl geçirdiğini utanmıyorsan sen açık yüreklilikle anlatırsın. ANCAK SENDE AR DAMARLARI ARTIK ÇATLAMIŞ, UTANMADAN ESER KALMAMIŞ. Utanma nadir, dürüstlük nedir, devrimci değerler nedir, bir habersin. Yazdıkça artık batamıyorsun bile. Batacak yerin kalmadı. Sen tescilli bir sahtekârsın. Kendinde bir türlü edinemediğin değerleri taşıyan tüm insanlara, özelliklede senin sahtekârlığını açıkça ortaya koyan insanlara zenci mahallesine düşmüş beyaz gibi kontrolsüzce saldırıyorsun.
Ortak bir tarihsel süreci onurluca paylaşan ve bedeller ödeyen insanların devrimci çabalarını asla tüketemeyeceksin.
Mecale tükenmiş siyasal mevtaların gideceği yer en yakın devlet duvarıdır. Orda senin gibi çok döküntü var. Orada kal... Ve onurlu insanlara asla ve asla bulaşma...