Bir itirafçının yaşadığı bunalımı anlamak güç değildir. Engin Erkiner bir itirafçı olarak şaşkınca önüne gelene saldırıyor. Araplara, bölgemizin ilerici yönetimi Suriye’ye Alevilere zıvanadan çıkmışçasına saldırıyor. Bu zavallı adam, örgütümüzün her adımının ardından nal toplayarak çamurlar atmak üzere yetişmeye çalışıyor.
Örgütünü polise satmış bir itirafçının, Örgütünden kaçarak başka örgüte sığınmış, poli-orgüt konumlarına düşmüş birinin eski örgütünün şehitlerini karalaması Türkiye tarihinde bir ilktir. Bu namussuzluğu yapan bir başkasına bu güne kadar rastlanmamıştır. İlk kez bir başka örgütün şehitlerine kara çalma ve komşu ilerici bir ülkeyi karalama ve onun adıyla Araplara ve Alevi inancına saldıran bir soysuza rastlanmaktadır. Doğu Perinçek’in talebesi demiştik, vakıa budur.
İhbarcılık, ırkçılığa varan milliyetçilik, mezhep ayrımcılığı, devrimci mücadele düşmanlığı bu kirli adamda tümü var.
25-30 Kasım 2008 Antakya ayağa kalkıyor şehitleriyle buluşuyor dostlarıyla buluşuyor. Bunu sindiremeyenlerin milliyetçi tepkileri Alevilere küfür ediyor, Araplara küfür ediyor geçmişe küfür yağdırıyor. Hafiye gibi takibatlar yapıyor ve yalanlarla abartmalarla çamur atıyor.
Engin Erkiner bir zamanlar ihtiyaç duyduğu için “Türkiye’den daha demokrat” dediği Suriye’ye şimdi şahsi düşmanlıkları nedeniyle “gerici” ve “katil” diyor. Siyasette kin Saikleriyle yürümenin çirkinliklerini sergiliyor.
Bu şahıs orta-doğuyu bilmiyor. Suriye’deki Alevi yönetiminden sıkıntı duyuyor ama bu yönetimin laikliğini, ülkenin bütünlüğünü koruduğunu, yönetimdeki payını ve dokusunu bilmiyor. Bölgemiz için bir şans olan biricik ilerici alevi yönetimine içgüdüsel Sünniliğiyle inancına, içgüdüsel ırkçılığıyla da etnik yapısına, Araplığa saldırıyor.
Sallama konuşuyor. Suriye Alevi yönetiminin, hiçbir zaman Alevicilik diye özel bir palanı olmadığını yurtseverlik kapsamı dışında bir yönelimi olmadığını bilmiyor.
Bilmediği çok şey daha var. Bunlar arasında Alevi Suriye’nin ABD’nin zalim yönetimine meydan okuyarak tümü Sünni olan Filistin halkının davasına sahip çıkışını ve örgütlerine ev sahipliği yapışını bilmiyor. Aptal itirafçı okumuyor ama kin duyuyor ve öylece yazıyor; Hamas’ın, el Fetih’in, George Habbaşın kurduğu Filistin Halk Kurtuluş Örgütü’nün, Naif Havatme’nin kurduğu demokratik cephenin ve bilaistisna tüm Filistinli devrimci örgütlerin merkezinin Suriye’de olduğunu bilmiyor. 12 Eylül askeri darbesinden sonra tüm Türkiyeli devrimci hareketlere ev sahipliği yaptığını da unutuyor, inkar ediyor. Bu yolla Türkiye’deki tüm Araplara, Alevilere çamur atmaya onları suçlamaya yöneliyor, ırkçılık yapıyor. Özel harp dairesinin bir kuklası olarak iş görüyor.
Aptal İtirafçı gözlerini bürüyen kinin etkisi altında patolojik hallere düşüyor, Müslüman Kardeşler örgütünün sözcülüğünü yapıyor. El Kaide’nin öncülü olan, dünyanın en bağnaz, en ilkel, en gerici hareketi için gözyaşı döküyor onu savunuyor. Devrimci şehitler haftasına tepkili olan bu aptal eli kanlı terör örgütü Müslüman Kardeşler’e arka çıkmak için ilerici Suriye’yi suçlamaya çalışıyor. Ve yalan söylüyor “Hama şehri yok oldu” diyor.
Oysa yok olan gericilikti. Müslüman Kardeşler Örgütünün diz çökmesine yol açanda ilerici Suriye yönetimi altındaki Sünni halk çoğunluğudur. İşte Suriye de budur; mozaik bir ülkede laik bir yönetimin farklılıkları eşit yapan idaresiyle bağnaz bir gericiliğe diz çökertiyor. Aptal itirafçı buna itiraz ediyor.
Suriye ilerici yönetimi halkıyla ve özellikle Sünni halkıyla birlikte tüm bölgemiz adına bu gericiliği yenilgiye uğratmıştır. Böylesi eli kanlı terör örgütlerinin dünyayı ne hallere soktuğu bilinmektedir: Suriye bu duruşuyla bir kez daha Alevi laik yönetimlerin başarılı tutumlarına örnek oluşturuyor.
Ama bu aptal itirafçının gözünü kin bürümüş bir kez, İtirafçı olmanın dayanılmaz ağırlığı altında eziliyor. Önüne gelene çatıyor birbiriyle çelişik söylemlerle yalan üzerine yalan ekliyor.
Bir ilerici komşu ülkeye, Alevilere, Araplara bu kin ve düşmanlık ülkücü faşistlerin ırkçı söylemlerinde bile rastlanmaz. Engin Erkiner ülkücü değil, ülküsüz biridir bu açık, çünkü özel harp dairesi kuklalarında ülkücülük şartı aranmaz.
Bu adam gerçek bir hastadır. Nereye neden saldırmak istediği belli değildir. Ortak ülkemiz özgürlük ve demokrasi mücadelesine bir manivela olarak katılacak olan Arap halkının kimlik hakları uğruna mücadelesini taşlıyor.
Antakya halkı bu ulumaları ciddiye almıyor. Şehitlerinin anısını yükseklerde tutarak, halkıyla kaynaşmış özgürlük ve demokrasi hareketini yükseltiyor. Torosların güneyini ayağa kaldırmak için çağrısını yapıyor. Bunu karalamak yerine ona omuz olma zamanıdır. Ölüm tüccarlığıyla, şahitleri kirletmekle bir yere varılmaz. Kendisine ait olmayan değerlere saldırmakla hiçbir sonuç elde edilmez.
Arap halkı, alevi halkı, ortak ülkemizin demokratları bu aptal itirafçıyı çok iyi biliyor onu ciddiye almıyor refleksleri de bu yüzden, eline yüzüne bulaşan söylemler üretiyor.
Kadim Şehir Antakya’nın, bu havlayanla değil sahipleriyle çözülecek sorunları vardır. Şehitleri anma etkinliği bunun bir ifadesidir. Bundan rahatsızlık duyanların ırki ve mezhebi refleksleri bir teferruat olarak ezilip geçilecektir.
Şehitler birliğimizdir,
itirafçılar, ırkçılar, milliyetçiler, özel harp dairesi kuklaları ise bölücüdür.