7 Oca 2010

21.dosya: Mihraç Ural Düşmanlığı, Kimlik kazandırmaz!



İşbirlikçi, itirafçı Engin Erkiner isimli bir zat, kendi adıyla açtığı sitede devrimcilere yönelik saldırılarda bulunarak, kimlik kazanmaya çalışıyor. Daha öncede içinde yer almadığı, yaşamadığı pek çok gelişmeye ilişkin yalan yanlış yazılar yazarak saldırılarda bulunan bu kişi, en son olarak, Ecevit Bahçeli isimli bir kişinin Acilciler örgütü ile ilgili yakalanması ve yargılanmasını çarpıtarak örgütün yönetici kadrosuna yönelik saldırmaya kalkışmıştır.

Ecevit Bahçecioğlu 1998 yılında yakalanmış ve TCK’nin 168/2 maddesi gereğince- (yani yasadışı öğütün sair efradı olmak, diğer bir ifade ile acilciler örgütünün üyesi olmaktan) hakkında dava açılmış ve davada yer alan diğer insanların tamamı beraat etmiş Ecevit Bahçecioğlu ise TCK’nin 169. maddesi uyarınca (yani örgüte yardım ve yataklık yapmaktan) ceza almıştır. E. Bahçecioğlu’nun iddianamesi ilişiktedir.

O dönemlerde pek çok insanın yargılandığı TCK maddesinden yargılanan E. Bahçecioğlu tek farkı iddianamesinde var olan” İskenderun 39. mekanize tugay komutanlığının ve Çevlik askeri tesislilerinin resimlerini çektiği” iddiasıdır. Bu iddianın hikâye bir iddia olduğu ve basına malzeme vermek için polisin uydurduğu yargılama sonucunda ortaya çıkmış ve E. Bahçecioğlu örgüt üyeliğinden bile ceza almamıştır.

Devrimci düşmanı, itirafçı Engin Erkiner bu davayı, daha önce kısa bir süre içinde yer aldığı, poliste işbirliği yaptığı için görevlerinden yalıtıldığı acil örgütüne karşı saldırı malzemesi olarak kullanıyor. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, -26 yıl- dönüp kimliksiz kaldığı bu süreçte Acil örgütünün geçmişine saldırmasını hiçbir sol duruşla açıklamak mümkün değildir. Engin beceremediği, işbirliği ile sattığı devrimciliği, sahiplenen, tavizsiz sürdüren insanlara karşı saldırı yolunu seçmiştir.

Bundan bir ay kadar önce yazdığım, “Kirlilik Hastalıktır” isimli yazımda, “Sonra temizlik kriterlerinizi sıralayarak “biz gizli polise bulaşmadık” diyorsunuz. Bu söz çok önemli bir söz. Bir devrimci polise yalnızca sorguda “bulaşır.” Tavır koyar direnir ve polisi yenerek yoluna devam eder. Polise başka türlü bulaşmak kesinlikle kirliliktir. Hele hele sorgu sürecinde hücre kapısını vurup “ben bir şeyler daha hatırladım” diyerek yol arkadaşlarının adlarını ve evlerini sıralamak kirlilikte zirve yapmaktır. İçinde yer aldığı ilişkileri şematik olarak, görev dağılımlarıyla birlikte vermek, sorguda sorulmayan şeyleri bile, belki yararı olur düşüncesiyle polise vermek, bastırdığı evlerle övünüp polisten madalya beklemek elbette ki kirliliktir. Haklısınız gizli ya da açık polise bulaşmak kirliliktir. Ve kirli insanların temizlerin dünyasında söz söylemeye hakkı yoktur,” diyerek uyarmıştım. Ancak işbirlikçi Engin Erkiner susup köşesine çekilmek, devrimcilerden özür dilemek yerine, yeni yalanlar uydurmaya ve bu yalanlarla devrimcilere saldırmaya devam etme yolunu seçmiştir.

Bir kez daha uyarıyorum. Yalan ve saldırılarla, işbirlikçiliğinin, itirafçılığının üzerini asla örtemezsin.

Tüm kendini solda gören, solcu olarak tanımlayan devrimci arkadaşlara sesleniyorum. Engin Erkiner’in, devrim saflarında kaldığı süre ihanetle, işbirliğiyle birlikte bitmiştir. İçinde yer aldığı örgütsel yapıya ciddi zararlar vererek karşı devrim safını seçmiştir. Yol arkadaşlarına, ölen yoldaşlarına ve hepsinden de önemlisi devrimci mücadeleye ihanet etmiştir. Bu zatın devrimcilere yönelik yalan ve iftiralara devam etmesine izin vermeyelim, gerçek yüzünü teşhir edelim.

 Öner Ödemis.