7 Oca 2010

16.dosya: AÇIKLAMA :



“Yanlış Ata Oynamak” başlıklı sözlerimi Engin Erikner yanlış kullanıyor. Vicdanımın sesiyle olayları ortaya koydum. Ama anladım ki insan ne yazarsa birileri kendi istediği gibi kullanacak.


Engin’in benim yazımdan alınmış gibi gösterdiği cümleler bana ait değildir. Aktaran mı yanlış aktarmış bilmem. Alıntılar doğru değil, cümlelerimle ters yüz oynanmış. Yani okuyucusuna bilgiyi yanlış aktarmak için kelimelerimle cümlelerimle resmen oynanmış. Enginin okurları arasında tutarlı olan varsa bunu sormalıdır. Dürüstçe bir şey değil.


Yazımı olduğu gibi yayınlasa saygı duyacağım. Yapmamış, evirmiş çevirmiş. Kendi arzusuna uydurmaya çalışmış buna rağmen oturtamamış.

Yalanın ipi kısadır arkadaşlar.

Enginin bu tarihle hiç ilgisi olmadığını bir kenara koyalım, böyle ne tarih olur ne gerçek açığa çıkar.

O günün tanığı olarak, Zihni Alan bin kez ölümü hak eden biridir diyeceğim. Bir örgütün varlık alanlarından birisine böylesine saldırı yapan birine karşı sesiz kalınmayacağı açıktı. Bizim ekip çok daha fala şey bekliyorduk. Bunu rapor olarak üste verdik. Bunları “mafya işleri” saymak çok yanlış. Devrimci harekette çok yanlış tasfiyeler oldu ama doğru tasfiyeler olmadı mı? Kişi kendine önce bunu sormalı.

Cemil Esat, Zihni Alan (Yusuf) gibileri örgüte karşı kullanmak istedi ve Mihraçı hiçbir zaman sevmedi. Ondan rahatsız olurdu. İşkencede bize “neden bu adama bu kadar bağlısınız” diyerek ölesiye eliyle, Zihnin’in akrabalarıyla işkence yaptı. Onlarca kişi tutukluyduk o zaman Engin neredeydi, Bu işkence örgüte karşıydı. Bunu yaşadım.

Hatta Cemil Esat’ın adamları bir ara Mihraç’ı Halep’te öldürdük diye haberde getirdi. Sonradan anladık Halep’te kuşatmışlar vuracaklardı. Üçüncü kattan silahıyla atlamış eli kırılmış uzak bir yerde gizlenmiş. Bu yüzden ailesi ve çocuklarını bile sürüklediklerini duyduk. Çok acımasız günlerdi.


Açıklamam bu kadar.

Şimdi daha iyi anladım, Engin’in derdi başka. Bu kadar yıl sonra bu çabasının amacı başka. Ortada dürüstlüğe işaret eden bir davranışı yok. Resmen yalan söylüyor ve bilgi yanlış aktarıyor.


Açık bilgiyi bile ters yüz ediyor. Bilinmesini istiyorum. O dönemde kim olsa yapılanların çok daha fazlasının olabileceğini tahmin ederdi. Bence Acilin dürüst insanları daha yazacaklarını yazmadı. Onlarda yazmalı. Özellikle dürüstlüğüyle bilinen levent yazmalı. Lübnan’ı, Suriye’yi ve tüm süreci bilenler hala yaşıyor ve ellerinde yeterince bilgi de var. Engin’in lehine bir tek şey çıkmaz.


3-9-2008 Hasan


Not: önceki yazımı olduğu gibi bir daha iletiyorum.



Yanlış ata oynamak


Acilciler’in tarihi ile ilgili tartışma yıkım savaşı oldu. Engin hayatta adanı anmadığı insan için özel bir site açtı. Bu sitedeki yazılardan sanırım hiçbir devrimci yarar sağlamayacak.


Zengin iddialardan bir tek yarar sağlayacak olan, devrimcileri takip eden devletin ilgili kurumlarıdır. Doğru yanlış çok malzeme sunuldu.


Bu tartışma çirkinleşti. Amacını çok aştı.


Bir tanık olarak iddiaların neresi gerçek, neresi karşıdakini ele verme olduğu bilinmez hale geldi.


Dönemin tanığı olarak söylemem gerekenler şudur.


1. Hana Maptunoğlu şehittir. Savaşın en çetin döneminde, örgüt askeri elbisesi, kamp komutanı olarak ve görevine giderken şehit oldu. Dünyanın her yerinde bunun adı şehittir. Bu durumları dile dolamak kimsenin işine yaramaz. Bu örgütte saygın insanlar arasında Hana Maptunoğlu gelir.

2. Müntecep Kesici’nin ölümü çok açık, bilmeyen yok. Müntecep’in korkusuzluğu, adamların üzerine gidişi, arkasında tkep gücünü alması ve kazayla ölüm olayı var. Olayın tanığıyım.

3. Zihni Alan namı diğer Yusuf. Önce dev-sol hesabına para karşılığı çok iş yaptı. Sonra Cemil Esat’ın has adamı oldu, koruması altında Suriye muhabaratına herkes ve her şey hakkında bilgi verdi. Örgütün korunmuş gizli bilgilerini verdi. Son olarak Cemil Esat’ın askerleriyle örgüt evlerini bastı her şeye el koyarak yoldaşların aile ve çocuklarını sokağa attırdı. Çok geveze çok bilgi dağıtan biriydi. Muhbirdi. Bunun için örgüt, Cemil Esat’a da meydan okumak için bu adamı Cemil Esat’ın evinin kapı önünde vurdu. Vuranlar iki kişi ikisi de Türkiye’de. Aynı anda sınırı geçtiler. İlk sol tepki hiç adam (muhbir) öldürmemiş Dev-sol’dan geldi bildiri dağıttılar. İlk önce polis herkesi sorguya aldı. Öldürenlerin kaçtığını bilince soruşturma devam etmedi. Arkasından Cemil Esat, hepimizi tutukladı işkenceyi kendi eliyle yaptı. Bu işkenceye Zihni’nin kardeşleri akrabaları da katıldı. Bildiğim kadarıyla olayları Cemil Esat’la birlikte Fransa’dan birileri dev-sol adamı Sadık, mlspb adamları Emin, Cemil ve Zihni’nin akrabalarını yönlendiriyordu, oradan bildiriler geldi, çok işkence gördük. Yeni bir Acilciler örgütü kurulduğunu ve buna üye olmamız istendi.

4. Gökhan Saçın (Sami), önce kaçırıldı. Sonra serbest bırakıldı. Filistin örgütlerine gitti. Oradan eski bir sosyalist ülkeye, Libya’da çalışırken kurduğu ilişkisine gitti. Kaçırıldıktan sonra, o dönem çalışma alanım olan Şam’da gördüm.


Engin geçmişle çok yanlış yoldan oynuyor. Çok tartışmalı olan geçmişiyle bu konuları ele alması inandırıcılığını zedeleyen bir yan. Siyasette şahsi düşmanlık için tarihte açılan ilk site Engin’in sitesidir sanırım. Önce kişinin temiz olması sonra bu kesiti tümüyle yaşamış olması gerek. Yıllar sonra başka bir örgütteyken mi aklına geliyor bunlar. Bunlar hep soru işaretleridir. Bundan kurtulamaz. Bir de “Acilciler artık muhabaratın Hatay örgütü oldu, ölenler yoldaşlarımdı” demek ne kadar inandırıcıdır. Arap kökenli devrimcilere karşı bu kadar olumsuz yaklaşmayı sanırım kimse kabul etmez. Sonra bu söz Suriye’ye hiçbir kötü niyet beslemeyen tersine, onu anavatan olarak gören insanlara yöneltilince hiçte iyi anlamlar çıkmaz. Bu tartışmalarda kantarın topuzu kaçmış, hiçbir şey tartılamaz.


Sözler bitince başka şeyler olacağını tahmin ediyorum. Bunun olmaması için herkes iyi düşünmeli. Yanlış ata oynandı. Daha fazlası çok kötü sonuçlar çıkaracak. Bir tanık olarak, Enginin 26 yıl sonra bu konulara böyle dalışını şahsi bir tepki olarak gördüm. Bununla varılacak yer iyi bir yer olmaz.


2-9-2008 Hasan