7 Oca 2010

105.dosya : İTİRAFÇI KÜFÜRBAZ TAKIMI

Demir Bilgin
Demir.bilgin@yahoo.dk



Notlar:



Bir: Mihrac Ural’ı ”Toplumsal Kurtuluş” dergisini çıkarmakta olduğumuz zamanlarda tanıdım. ATAK dergisini çıkardılar. Derginin basımı ve dağıtımında öncü oldum. Atak dergisinin tüm bildirileri bende duruyor. Mihrac, bir fikir gerillasıdır!



İki: Mihrac Ural, çok hümanist bir insandır. Böyle olduğu için ”tövbekâr, itirafçı ve küfürbazlara” yanıt vermiyor. Bu yönünü kutluyorum.



***

“Tövbekârlık ve İtirafçılık” yazıma Türkiye ve Avrupa’dan çok sayıda olumlu tepkiler geldi. Böylesi çözümlemelerin, insan üzerine çüzümlemelerin devam etmesi yönünde bana telkinlerde bulunuldu. Tüm yazanlara teşekkür ediyorum. Böylesi konular üzerinde ilerde duracağım. İnsanın “kendi kendini kusması” ve “insansızlaşması” üzerine yazmak ve bunları direnen gençlere, “ileri insan” ve “ileri sosyalizm” hülyası içinde bulunan tüm yeni kuşaklara aktarmak elbette önemlidir. Bunu yaparken bazı noktaları da açığa çıkarmak ve yazmak ta bizim görevimiz oluyor. Şimdilik kısa yazıyoruz, öz yazıyoruz. Ama yazılarımızdaki “insan çözümlemesi” çok önemlidir. Kısa da olsa çok önemlidir. Bunlara devam edeceğiz. Ama devam etmeden önce, bir önceki yazımda, yazmayı ihmal ettiğim bir nokta var: İlkel küfürbazlık! Şimdiki notlarım bunun üzerine olacaktır.



Tövbekârlık ve itirafçılık aynı zamanda küfürbaz olmak demektir. Bu bir tesadüf değildir. Türkiye’de bu böyledir. Dünyada bu böyledir. Tövbekâr ve itirafçı olmak, beyinsiz ve korkak olmak demektir. Beyinsiz ve korkak insanlarda cesaret yok. Olmaz. Tek ”cesaretleri” küfürdür. Küfür ediyorlar.”İlkel küfürbaz takımı” oluşturmuşlar; önce kendi kendilerine, daha sonraları bizlere küfür ediyorlar.



Bana gönderilen bir ileti var. Gönderenin adını tam hatırlamıyorum ( Has mı, Hasbi mi?), tam küfürnamedir. İletiyi yazan, belden aşağı küfürlerle, sözde, Mihrac Ural’ı ”eleştiriyor(!)”. Küfürnameye baktım, okuyamadan kustum! Dünya küfür rekor kitabına girecek küfürler sıralandıktan sonra altında yazanın imzasi da var: Komünist(!) Has ya da Hasbi, hatılamıyorum.



Bu bir tesadüf değildir. Tövbekârlık ve itirafçılık aynı zamanda ilkel küfürbaz olmak demektir. Birbirlerini bulmuşlar, ilkel küfürbaz çetesini kurmuşlar. Beyinsiz ve korkak oldukları için küfür ediyorlar. Tek cesaretleri(!) küfürleri kalmış. Küfür ediyorlar. Savurdukları küfürler, aslında, kendilerine dönüyor. Kendi kendilerine küfür ediyorlar! Bu bir tesadüf değildir: tövbekârlık aynı zamanda ”insan” olmaktan çıkma oluyor. Geriye,”küfür etme” cesareti(!) kalıyor. Bunlar üzerine yazdım. Bunlar üzerine yazılarımı sürdüreceğim.



Bana yazanlara teşekkür ediyorum.



”Tövbekârlık ve itirafçılık” yazıma, Ankara’dan bir psikolog şöyle yazıyor:



" Demir Bilgin bey, Türkiye’de kazanlar çoktur, kaynıyor. Tövbekârlık, itirafçılık” kazanları misali…”



Teşekkür ediyorum. Önemli bir tespittir. Evet, kazanlar kaynıyor: Tövbekâr ve itirafçı kazan ile ilkel küfürbaz kazanı. Kazanlar kaynıyor. Kaynayan kazanlarda, gerçekten, tövbekâr ve itirafçılar var, ilkel küfürbazlar var. Kazan kaynıyor, kaynayan kazanlarda buhar, yağmur olarak düşüyor: tövbekârlık, itirafçılık ve ilkel küfürbazlık olarak düşüyor, üzerlerine düşüyor…



Bunları yazıyoruz. Bunları birlikte yazmalı, tövbekâr, itirafçı ve bu ilkel küfürbaz çetesini birlikte deşifre etmeliyiz. Edeceğiz. Bunu, sorumlu olduğumuz için yapalım, diyorum. Sorumluluğumuz, ileri insan ve ileri sosyalizmi kurmak içindir…



Bu yönde yazılarım devam edecektir.