7 Oca 2010

96.dosya: İTİRAFÇI (Engin Erkiner) ,MİT AJANI (İbrahim Yalçın),PARANOYAK (Hasan Balcı)’nın ORGANİZE İŞLERİ

“…O adamın (Erkiner) sitesi sadece dedikodu üreten bir atölye.

Bugün ilk kez girdim ve okudum, okudukça da (özür dilerim) iğrendim...”

Nurettin Kurtuluş



İTİRAFÇI (Engin Erkiner)


MİT AJANI (İbrahim Yalçın)


PARANOYAK (Hasan Balcı)’nın


ORGANİZE İŞLERİ



Bir organize mektup komedisi üzerine



Mihrac Ural
13 Eylül 2009



İtirafçı Engin Erkiner “Anne üzerinden ajitasyon Mihrac Ural nereye koşuyor? Başlıklı bir “mektup” yayınlanıyor. Yazı belli ki tek elden çıkmamış, ayrı klavye ile sözde yazarları örtmek üzere kaleme alınmış bir senaryo. Eklektik ve istisnasız tümü yalanlarla dolu.


“Bu gün annemin vefat haberini verdiler. 30 yıllık sürgün acılarım bir kez daha ayaklandı.” Sözümü bile, okurun gözüne baka baka “annesini 30 yıldır görmemesinin acısını anlatıyor.” Diye aktarmışlar. Yazım terbiyesi almamış bu organize işler cemaati, konu sıkıntısı içinde aynı şeyleri pişirip kendi kamburlarını örtme çabasındalar.


Sallama yazmışlar, Türkiye’ye gidip gelişlerimden tutun (Allah iddialarını kabul etsin diyeceğim) bildik nakaratlara, taciz edici tekrarlar. Sistem aynı, yalan, sık sık yalan söyleyeceksin, büyük yalan olacak, okur inanmazsa da kafası bulandırılacak. Nazi yöntemi.


Bunun üzerinde organize işler yapıyorlar. Neden açık. Bu ısrar bu kin, bu sürek bir görevdir başka türlüsü olmaz. İşin içinde meyve veren ağacın taşlanması olsa da. Bunun adı Özel Harp Dairesi görevidir. Doğu Perinçek’in ihbar medresesi işidir; bunu bile geride bıraktılar, Perinçek hiçbir zaman aileleri ne ihbarlarına ne ahlaksızlıklarına konu etti.



Bunları Muhatap almama kararımız devam ediyor. Bataklıkta işimiz olmayacak, demokrasi mücadelesinde o kadar büyük yer ve boşluklar var ki herkesi sığar, buyurun ona koşalım.


Yazıyı kaleme alan belli ki düzeysiz biri, kurgular arası bağlantı o kadar zayıf ki uydurmalar bile bağı sağlayamıyor. Bir yerde sık sık Türkiye’ye gittiğimden söz ediliyor (işte buna yok demem), diğer yerden “neden Türkiye’ye dönmüyor” diyor. Bir yerde muhabarat içindedir diyor, diğer yerde muhabarat sorguya çekiyor, sıkıştırıyor, onu bıktırdılar diyor. Şehit mezarlığında isimsiz mezarlar olduğu atmasyonunun yapıyor belikli bu konuda da bir bilgisi yok, sık sık resimlerini yayınladığımız, 6 şehit ve 6 mezar olduğu gerçeğini bilmeyen aptal sallayıp duruyor. Yalandan kimse ölmemiş ya…



Bu organize üçlü çetenin aklını hep mal mülk almış. Almanya’daki hayali benzin istasyonlarından söz ediyor (bu hayaller gerçeğe dönüşse hiç itirazım olmayacak), Bir yandan bilmediği, belli ki içinde de hiçbir zaman olmadığı kulaktan dolma şu bu saçmalıktan alınma bilgilerle örgüt malından mülkünden söz ediyor. Mesaj veriyor ilgili olduğu yerlere…



Değerli kardeşim, yoldaş Nurettin kurtuluşa da yazdım. Bu cemaate ilişkin belge ve kanıtla kesinleşmiş mutlak bilgi dışında hiçbir algımı okurla paylaşmadım. Okurun midesini bulandıracak şeyleri bir kenara attım. Birçok dostumu bu tartışmalardan bile habersiz bıraktım.



Net konuşuyorum dedikodu, duyum,kanıtsız belgesiz söz aktarımı, üçüncü kişilerin onayına muhtaç söylem bizim devrimci algımızda hiçbir öneme sahip değildir.



Burjuvazi bile mahkemelerini uzatırda uzatır kanıt diye belge diye şahit diye. Yargıtay gönderir, mahkemeyi bozar, tekrar davaya bakar…


Devrimciler bundan daha ilerde olmak zorundalar.



Sallama itham, kin Saikleri, maddi olmayan deliler Pol Pot adaletidir, faşisttir. Yargısız infazdır. Bu nedenle, bu çirkeflerin suratını açığa çıkartan ve utanç tutumlarını ortaya sergileyen iki temel belgeyi ortaya koymayı okurlarıma saygım gereği ve devrimci kamuoyunu bilgilendirmeyi uygun gördüm..



Birincisi; İtirafçı Engin Erkiner’in polis ifadesidir (1. Nolu Dosya; bu dosyada şu giriş cümlesi her şeyi açıkça belli eder, “Emniyet kuvvetlerine yardım maksadıyla yakalandığım günün akşamı ve onu takip eden günde aşağıda sıralayacağım evleri bulmaları bakımından polise yardım ettim” (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:16)



İkincisi; MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın kendi el yazması 12 sayfalık itirafnamesidir (57. Nolu Dosya; bu dosyada bu satılmış kişi, (28 Ağustos 86) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler. Başarılar vs. Diyerek 150 bin TL. da paralarını alarak vedalaştık.” ( MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın İtirafnamesi, el yazısı sayfa:9 )



“Paranoyak” Hasan balcı, benim için bir hiç, TKP-B’li biri bu sorunların içinde neden yer almak ister, bu kin, bu ısrarı neden, nelerin kesişmesi sonucu buradadır, bu çığırtkanlık hiçbir ortak sorun olmaksızın neden ortaya konuyor soru işaretleriyle dolu. İlgilenmiyorum bile. Buna rağmen bu “Paranoyak” (kendini öyle tanımlar, kendi sözü) için hazırlanan dosya çok kabardı. Gerçek bir klinik vaka olduğu, anamıza-avradımıza belden aşağı küfürlerle, “sofralara tükürmekle”, anemin vefatında taziyelerle geçen iletiler dizisinde, bir dengesiz olarak tanımlamakla yetineceğim. Bunları zamanı gelince sergileyeceğim. Şimdilik bu türlere cevap vermemek en iyi cevaptır. Uzun soluklu olmak, sakince, zamanı hakem koyarak bu çirkinlikleri kapana sokmak gerek.



Son olarak,



Yazmayacaktım ama bu tartışma sürecinin önemli notu olarak düşülmesi gerekin bir hadise; dünyanın hiçbir sokak kavgasında, çirkeflerin hiçbir dalaşmasında, lümpen aleminin hiçbir bataklığında, mafyanın hiçbir ilişkisinde ve köşesinde var olmayan bir ilkle yüz yüze kaldık. Bir hayvanın bile algı yoksunluğu ortamında yapamayacağını itirafçı Engin Erkiner yapmakta tereddüt etmedi, Annemin vefatı için “annesinin babasının mekanı cehennem olsun” diyebildi. (“Mihrac Ural ve ajan doğuran ana” yazısı). Bu söz, her şeyin ama her şeyin bir son noktası olarak kayıt edildi.



Bu hayvan türüne söyleyecek sözüm olmayacak. İnsan ilişkilerinin hiçbir türünde kaydı yapılmayacak bu söylemi burada bir kez daha belgelemek için not ediyorum. Evet, not ettim, yemin de ettim… zamanı da hakem koydum.

Derken,


Dün (12 Eylül 2009), bir süredir yazışmaya başladığımız Nurettin Kurtuluş dostumdan, kardeşim ve yoldaşım diyecek kadar sevgi dolu süreçlerle bu güne geldiğim insan) bir ileti aldım.



MİT ajanı İbrahim yalçın ona okuması için Enginin sitesindeki son yazıyı öneriyor ve bir soru soruyor. Dostum Nurettin Kurtuluş, bu iletiyle birlikte kendi notunu da bana yönlendiriyor. (Altta bakınız 1. ileti, kırmızı renkli olan İbrahim Yalçın’ın iletisidir)



Dostum ayrıca beni gmailde online görüp bir sohbet penceresi açarak sohbet etti. ( altta 2. ileti).

Bundan sonra dostum Nurettin kurtuluş, Mit ajanı İbrahim yalçına gönderdiği cevabı ve bunun cevapsız kalışını aktardı ve bir dost olarak uyarılarını iletti (bkz. 3. İleti).



Cevabımı yazdım (Altta 4. İleti)



Dostumda, MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın, Engin Erkiner sitesini görmesi önerisinden yola çıkarak bu siteyi incelemiş ve kanaatlerini bana iletti.



“…O adamın (Erkiner) sitesi sadece dedikodu üreten bir atölye.

Bugün ilk kez girdim ve okudum, okudukça da (özür dilerim) iğrendim...


Bu adamın ve diğerlerinin nerelerdeymiş-nerelerde olduğu açık ve net...


Denemelerimden eğer sitene yakışırsa arada göndermek istiyorum.

Yayınlar mısın bilemem.

Birçok insana belki de bir şeyler verir...
Zamanını aldığım için bağışla.
Sevgiyle HOŞ kal...

Nurettin Kurtuluş”



BU KAÇINCI SAHTE MEKTUP


Bu 27 yıllık TKEP’li tayfanın, örgütümüz THKP-C (Acilciler)’e yönelttiği kara çalmalar, çamur atmalar yalan ve kurgularla ilgili çirkinliklerini okura gerekli olduğu yerde açıkça beyan ettik 27 yıldır üyesi oldukları ve hangi karanlık çabalarla tefsiye ettikleri belli olmayan TKEP’le ilgili olacaklarına, örgütümüze saldırmalarının derin anlamı üzerinde yüzlerce sayfa açıklama yaptık.



Bu açıklamalar arasında geleneksel hale getirdikleri, sıkıştıklarında başvurdukları sahte mektuplarda bulunmaktaydı. Cihat Aşkar (S.Ü) yoldaş adına yazılmış ve yayınlanmış sahte mektubu, Cihat Aşkar kendi basın açıklamasıyla yalanlayarak suratlarına tokat gibi vurmuştu (Bkz. 42. ve 43. DOSYA). Bu utanmaz taife, bu gün çok açık ve kaba bir tarzda, MİT ajanı İbrahim Yalçın ve paranoyak Hasan Balcı üretimi olan bir sahte mektup daha ileri sürdüler. Kendi vehimleri, kurguları yalan ve çirkinliklerinden ibaret aktarmaları eklektik biçimde bir araya getirip, ayrı klavyelerle de yazıp, aptal itirafçı rejisörlerinin sitesinde yayınladılar.



Aptal sürüsü ilk açıklarını bu şekilde vermekle de kalmadılar. Nurettin Kurtuluş adlı bir devrimci insanı bu sürece çekmek için giriştikleri oyunun tuzağına da düştüler. Nurettin Kurtuluşla ilgisi olduğunu sandıkları “Bursalı kadın”ı sordular. Sahte mektuplarına, normal nedenlerle kopmuş bir ilişkiyi düşmanlığa yükseltip birbirine yeniden kırdırarak yazar bulmaya çalıştılar. Ancak yalancıların ipi çok kısadır. Basit bir yazışma süreci ve iletişimle bu sahtekarlıkları da açığa çıkmış oldu.



“Bursalı Kadın” kim? Onun adını vermek, onlara düşer. Buyursunlar kendi üretimleri olan sahte mektubun yazarı diye işaret ettikleri bu “kadın”ın adını ilan etsinler ve bu kadından cevaplarını alsınlar. Bu olmayacak, bu sürü bir hayvan sürüsüdür insanlıktan çıkmıştır ve herkese çamur atmaktadır. Bu sürü korkaktır. Sahte mektubun altına imza atamaz, çünkü onları okuyan hiç kimse onlara inanmıyor, sadece yüzlerine tükürüyor.



Hasım iddiası hiçbir zaman iddia bile sayılmaz. Çamurdur kirliliktir yazanın kimliğidir. Bunu tekrar ediyorlar.



Belgesiz kanıtsızdırlar. Yalan ve kurgudur tüm sözleri. Ahlaksızlıkları da bundandır. Yalanlar tükenince küfürler bunun için, aileleri karıştırmak bunun için devreye girer. Ölüye saldırı ise hayvanlıklarındandır bununla da harakiri yapıp mevta oldular.



MİT ajanı İbrahim yalçın, açık delillerle karısının göz ameliyatını MİT’e yaptırmıştır. Tüm belgeler ve görgü tanıkları da mevcuttu. Ancak aileleri bu sorunlara karıştırmama adına kendisine yöneltilen iki sorudan biri olan “2. Soru: Karını MİT aracılığıyla göz ameliyatı yaptırdın mı yaptırmadın mı?” sorusunu, bu soruyu soran yoldaşın da onayını alarak, 57. dosyadan kaldırıp tek soruya indirmeyi uygun gördük. Çünkü biliyorduk ki, kadın kocasının baskısı altında her zaman çaresizdir. Ona uymak zorunda kalmıştır. Bu nedenle de yakından tanıdığımız bu kadına çağrı yaptık, “böyle bir ameliyat olmadım dersen özür dileyeceğiz” dedik. Bu bizim ahlak anlayışımızdı. Bu bizim kültürümüzdü. Bu adamların yaptığı da kendi kültürleriydi kendi ahlakıydı…



Konumuza dönecek olursak. Bu sahte mektubun kahramanları, artık mihenk taşının altına girmişti. Bize düşen şaibe altına sokularak insanları birbirine karşı şüpheli getirme çabalarını bir görüşmeyle yerle bir etmekti.



Bu dosya hazırlanıp ilgili çevrelere bilgi paylaşımı iletildikten sonra İbrahim Yalçın’ın şaibe altında bırakmak istediği ve Nurettin Kurtuluş’a sorduğu “Bursalı kadın”la doğrudan bağlantı kurmanın doğru olduğu sonucuna vardık. Mehmet Güzel yoldaş tarafından, bu soruya açık ve net cevap almak üzere bir telefon görüşmesi yapıldı (14 Eylül 2009. Saat15.00 sonrası). Konuşma sonunda, “Bursalı kadın”a yapılan konuşmanın yayınlanıp yayınlanmayacağı soruldu. “bana İbrahim yalçın ya da bu çirkin işlerle ilgili çevreden doğrudan yönelmiş bir soru, bir ileti gelmediği için onları muhatap almam söz konusu olmaz” dedi. “Ancak, bu konuda tavrımın net olarak bilinmesi için telefon konuşmamda dile getirdiğim beyanımın yazıya aktarılıp yayınlanmasında bir sakınca bulunulmamaktadır” dedi.



Bizler de insanları şaibe altında tutup birbirine düşürme taktiklerini boşa çıkarmış olmanın bu adımını, kendileri açık isimle konusunu etikleri “Bursalı bayan”ın adını açıklamadıkları sürece, kişisel haklara saygı gereği adını açıklamayacağız.



“Bursalı Kadın”ın tel açıklaması:



”ben ne İbrahim Yalçın ne de bu çirkinlik tartışmalarıyla ilgi biri değilim. Bu insanları tanımım etmem, bir iletişimim ve diyalogum da yoktur, olamaz da. Söz konusu ettiğiniz mektubu uyarınız üzerine bir haftadır uzak olduğun internet ortamından gördüm. İnsan aklının almayacağı utanç verici şeyler. Bunlar ne tartışma ahlakına ne de siyasete ait şeylerdir. Beni “Bursalı kadın” olarak işaret edenleri, beni muhatap alma cesareti göstermeyip, ilgisiz olduğum insanlara sormaları ayrıca bir ahlaksızlık örneğidir. Bu yolla beni böylesi çirkinlikleri ihtiva eden bir mektubun yazarı olarak lanse edenleri şiddetle kınıyorum, lanetliyorum.”



Bundan sonrasını tümüyle okumak isterseniz ayrıntılar, mail çıktılarıyla birlikte aşağıdadır.


***

Nurettin Kurtuluş’tan gelen yönlendirilmiş mail.


1. İleti Nurettin kurtuluş’tan


kimdennurettin kurtulus

kimeMihrac Ural



tarih12 Eylül 2009 12:15

konuFwd: parıs den selam

gönderengooglemail.com

imzalayangooglemail.com



ayrıntıları gizle 12:15 (1 saat önce)





Saygıdeğer Mihrac Ural,

Sevgideğer Kardeşim Mihrac Ural,


Aşağıdaki gibi bir e posta aldım.

Yanıtım da aşağıda...



Lütfen bu konuda bilgilendirirsen sevinirim...
Hoş kal...
Nurettin Kurtuluş





---------- Yönlendirilmiş ileti ----------

Kimden: nurettin kurtulus

Tarih: 12 Eylül 2009 11:33
Konu: Re: parıs den selam
Kime: yalcin ibrahim



Sevgideğer Kardeşim,



Ayrıca o yayınlanan yazının konusu ya da başlığı nedir?

Engin Erkiner adını vererek siteye girdim.

İsimsiz bir yazı var.

Mihraç Ural'ın annesinin vefatını konu alan bir yazı.



Bu mu?

Sevgiyle Hoş kal...

Nurettin Kurtuluş





( İbrahim Yaçın’ın iletisi b.n )

11 Eylül 2009 23:39 tarihinde yalcin ibrahim yazdı:


sevgılı kardeşim nerhaba


bugün E:Erkıner'ın sıtesınde bır yazı yayınlandı. Okumadıysan bakmanı ısterim. Bu yazıyı yazan bır bayan ve Bursadan. Bu bayan senın daha önce bahsettıgın bayan olabılırmı? Sanıyorum o kadın : bılgı verırsen sevınırım: Adı bızde var: selamlar başarılar




NURETTİN KURTULAŞ- MİHRAC Ural yazışması


gmail sohbet kolonundan. 12 Eylül 2009 saat 13.07 sonrası



2.


nurettin: Merhaba sevgideğer kardeşim.

Yazımı okudun sanırım...

Biraz sonra hastahaneye gitmem gerek.

Saat 13:07, Cumartesi günü gönderildi

nurettin: Okuduğum o yazıyı kimin yazdığı hakkında bilgim olabilir mi diye düşünüyorum.

İbrahim Yalçın kim olduğunu ismini biliyor sanırım.

Sevgiyle hoş kal.

zamanın olmadığını sanıyorum...

Saat 13:10, Cumartesi günü gönderildi

ben: selam

şimdi gördüm notunuzu dur bir okuyayım

önce geçmiş olsun diyeceğim siz bu aralar şu hastalığın pençesindesiniz hep

dikkat edeceksiniz çok ama çok

bizim gibi insanlar dünyanın tüm dertlerini sırtlarında taşırlar

bahsettiğiniz yazı hangisi anlamadım

onu belirtebilirmisiniz

nurettin: son gönderdiğim yönlendirilmiş e posta



nurettin: son gönderdiğim yönlendirilmiş e posta

ben: tamam bakayım

sağlığınız nasıl

ondan bahsedin

nurettin: Kalp hastalığı bir yerde korku hastalığı oluyor.

bu sıralarda tekleyip duruyor.

ben: evet baktım anladım

nurettin: Çok yakından tanıdım.

Bir süre dostluğumuz oldu.

ben: çok çirkin çok

insanlık yok

…ama hiç önemi yok

nurettin: Bunu çok iyi olarak … biliyor.

ben: haklısınız

nurettin: …. da bana son derece kaypaklık yaptı.

ben: kendinizi yormayın ikimiz de …amansız insanlık dışı tutumlarının mağduruyuz.

önemsemeyin

hakkımda yazılanlara kalsa ya süperman olmam gerek yada cehennem zabanisi

tümü kurgu ve yalan

siyasi hasımlığın bu kadar aşağılara düştüğünü hayatta görmedim

nurettin: Bu… zamanında bana sizin yazılarınızı bile okuttu. …da ondan farksız sevgi değer kardeşim.

ben: haklısınız süreci tümüyle biliyorum

gün gelir bunları geçmişte kalan komediler diye konuşuruz merak etme

nurettin: Bana burada onun ve eşinin polisle işbirliğinde olduğunu ikaz ettiler.

ben: saygın bir isimsiniz, sizi tanıdım memnun oldum yalanın ipi kısadır derler çok doğru



nurettin: O günden bugüne dek kendimi toparlayamıyorum.

ben: evet…

sizden ricam İbrahim yalçına da dikkat edin

nurettin: Bugünlerde tekrar saldırmaya başladı bu kadın.

ben: neden

nurettin: İbrahim ile çok dikkatliyim.

Kimseye güvenim yok.

ben: bir kez yapan bin kez yapar

nurettin: Ve Beni en çok yıkan ise Yoldaşça sarıldığım …. oldu.

… yanında saf tuttu

ben: … ve bizleri aldattı

bunu açıkça söylüyorum

bu gün konu daha net ve açık

bu normal

….düzelir merak etmeyin

bu sorun değil



nurettin: Küçülmek istemiyorum.

Fakat

en olumlu ortamda bir yerlerde

hepimizin en güzel günlerinde …. hesap soracağım.

ben: empati yapın

27 yıldır örgütümüzle ilgisi olmayanların TKEP’li olarak çalışanların, dönüp inanılmazları sadece kurgudan ibaret senaryolarla bana yönelmeleri

üstelik ben sadece iki belge koydum el yazılı polis ifadesi iki belge kanıt ve belge

oysa pol potçuluk bu ülkenin devrimci hareketinde egemen

adamlar hayalleri suçlama belgesi olarak sunmaktan çekinmez

ama önemsemiyorum

siz de önemsemeyin

… denilen tür

vicdansızlıktır

o bunun cezasını bir biçimde çeker lanet olsun demekten başka bir şey demeyeceğim



nurettin: Samimi ve içten saygılarımı ve sevgilerimi kabul etmeni rica ederim kardeşim. Pazartesi gününe dek hastanede yatmam gerekliymiş.

ben: tamam sana bir kez daha geçmiş olsun diyorum

nurettin: BENİ UTANMAZLARIN SAYGISIZLIĞI (SİZE KARŞI) HİÇ İLGİLENDİRMİYOR.

ben: kendine iyi bak nesli tükenen insanlardansın

bunların daha çok yaşaması gerek

nurettin: KİMİN NE OLDUĞU BELLİ Sadece çok dikkatli olmak ve güven

duygularımızı irdelememiz şart.

ben: haklısınız

nurettin: Sevgiyle saygıyla hoş kal MİHRAC KARDEŞİM.

ben: bence emek ve çaba, sonunda ipe sapa gelmez insanların kirletmeleriyle yok edilmemelidir

bunu algılayan herkesin dikkate alması gerek

selamlar

hastane çıkışını ve sağlığının haberlerini bekliyorum



nurettin: Sevgili Annen bizi orada çiçekler koynunda bekliyor onu görmek hepinizden önce benim şansım olur inşallah

ben: umarım çok yaşarsın sağlıklı yarsın yapacağın çok var, bizi terk etmeyeceksin

nurettin: Hoş kal dostum yoldaşım...

ben: aramıza en iyi halde döneceksin unutma halkına bilgi taşıma görevin bitmedi

selamlar



**************************

3.



kimdennurettin kurtulus

kimeMihrac Ural



tarih13 Eylül 2009 10:35

konuNurettin Kurtuluş

gönderengooglemail.com

imzalayangooglemail.com

Bu kişiden gelen resimler her zaman gösterilir. Artık gösterme.

ayrıntıları gizle 10:35 (1 saat önce)





Saygıdeğer Mihraç Ural,

Sevgideğer Kardeşim,



Hasta yatağımdan demeyeyimde, sıkıntılarımı dün ve bugün araştırılması için uzandığım hastanede (bildiğin gibi) dizüstü bigisayarımdan biraz sakinleşerek yazmak istedim.



Dün hastaneye gittikten kısa bir süre sonra İbrahim Yalçın'a (yanıt gelmedi) yazdığım yanıtla başlayayım:



kimdennurettin kurtulus

kimeyalcin ibrahim



tarih12 Eylül 2009 19:49

konuRe: parıs den selam

gönderengooglemail.com





ayrıntıları gizle 19:49 (14 saat önce)



Sevgili Kardeşim,



Yazıyı okudum.

Fakat yazıyı yazanın adı soyadı yok.

Yazıyı yazanın bir bayan olduğunu anlamam mümkün değil.

Bursa'dan olduğunu da anlamam mümkün değil.

Adı sizde varsa konu aydınlanmış olmuyor mu?



Bana kim olduğunu yazmanda bir sakınca var mı?

Yanıtını bekliyorum...

Selâmlar başarılar.

Nurettin Kurtuluş



33 yıllık Almanya ve daha önce Türkiyedeki yaşamımda dedikodu-birbirimize çamur ve iftira atmak diye birşey yaşamadım-duymadım...



2006 yılında tamamen dönmediğim Türkiyede bu tür tavırları gördükçe şaşırdım-üzüldüm-şok oldum...

Sol ya da sosyalist-devrimci ahlâkın yıprandığını bazılarının arasında yok olduğunu görmek-yaşamak beni çok yıprattı...

Ben buraya ne düşüncelerle gelmiştim, olmadı.



O kadınla olan ilişkiler Almanya'da başlamıştı. Yazar yaptım yazıları bazı sitelerde yayınlandı, her siteden de sonradan kovuldu. Bunun nedenlerini Bay… çok iyi biliyor...



…biliyor...



2007 yılında Ankarada Ahmet Yıldız'la "İşçi Edebiyatı" üzerine verdiğimiz bir panelde bu kişileri sizi sizleri tanıyan

Hataylı bir yoldaşla sohbetimizde bu iki kişiyi kasdederek "onlardan uzak dur, bırak şu Almanya'daki dürüst insanlar arasında bulunuyorum alışkanlığını" dedi. Teferruatı üzerinde durmadım-durmadı ve kesti...



Saygıdeğer Ural- sevgideğer kardeşim,



Etek-bel altıyla benim ve sizlerin arasına giren bu kadın herkesi yanılttı.

Ve son zamanlarda gördüğümüz gibi ona açılan sırları yada özel yaşamı kusuyor sanırım intikam (neyin se) alıyor...

Benim o kadınla olan ilişkilerimi kestikten sonra neler yaptığını çok iyi biliyorsunuz.



İSTANBUL İNDYMEDİA denilen bir edepsiz karşı devrimci faşist dahi olamayan sitede benim hakkımda yayınlanan

dedikodular-küfürler-iftiraların temelinde o kadın ve yukarıdaki isimler artı … adlı bir kadın olsa gerek

sözde devrimci tavırlar koyarak bu pis kampanyaya katıldılar...



Sevgi değer kardeşim eleştiriye açık olduğunu biliyorum, seni suçlayabilir miyim-sorabilir miyim?

Haddim olmayarak?



Bu kişilere neden engel olmadın?



"Araştırılmadan-soruşturulmadan devrimci olmasa bile-solcu olmasa bile böylesi çirkin karalamalar bizlere yakışmaz"

diyerek onlara engel olmak daha doğru olmaz mıydı?



İnsan kaybetmenin ne kadar kolay olduğunu bilirsiniz.



Dedikodulardan-iftiralardan-küfür ve hakaretlerden bizler uzak durmalıyız?

Bizim dışımızdaki insanlara örnek olmalıyız...

İnsanları bizler nasıl kazanacağız?



Şimdi o teslim olunan kadın neler yapıyor görüyoruz-duyuyoruz-okuyoruz...



Ona yanıt vermekten daha önemlisi bizlerin kendimizi sorgulamamızdır...



Yanınızdakilere dikkat edin tavsiyesinde bulunmak istesem ne dersiniz?



Tehlike en yakınımızdakilerden geliyor, değil mi?



Benim için (siz karşı gelebilirsiniz) o kişiler çok tehlikeli olanlardır.

O'nlardan her an diğerleri gibi hainlik beklenebilir dersem yanlış mı söylemiş olurum...



Önce birbirimizi sevelim-sayalım güvenmek için ise DOĞRU olalım.



Bu kadar ifitiraların-küfürlerin-çamurların karşısında hiç mi düşünmediler bu insanlar...



ŞİMDİ NE DİYECEKLER...



O'nlarla yola çıkılmaz, çıkılmış ise yolun en gerisine gnderilirler...



O'nların o İSTANBUL İNDYMEDİA denilen (FAŞİST DAHİ OLAMAYAN) ve bana yapılan o korkunç yalanların atıldığı bölüme girerek yaptıklarından utandıklarını açıklamaları-özür dilemeleri ve doğruları yazmalarını mümkün görmüyorum. Çünkü O'nlar devrimci bir ahlaka sahip olamazlar...



O kadın sizin için "seni seviyoruuuuum" dediği diğerleri için daha çok şeyler yazacak ve söyleyecektir.



Fakat iş işten geçmiştir ipler eline geçmiştir...

Sizlerin herşeyini biliyor, bunları susturuluncaya dek kusacak...



Sevgideğer kardeşim Miraç Ural,



Bana kızmadığını sanırım-kızmamanı isterim.

Belki kalan de sayılı günlerimde bu konuya değinmek istedim.



Tekrar ediyorum:

Dikkat etmezsen-etmezsek SİZE BİZE ZARAR VERECEKLER EN YAKINIMIZDAKİLERDİR.



Saygımın sevgimin kabul kabul edilmesini rica ederim.



Nurettin Kurtuluş





***************************



4.



kimdenMihrac Ural

kimenurettin kurtulus



tarih13 Eylül 2009 11:52

konuRe: Nurettin Kurtuluş

gönderengmail.com



Sevgili kardeşim, aziz yoldaşım Nurettin Kurtuluş,



Öncelikle,

bir kez daha geçmiş olsun diyeceğim. Bir an önce sağlığına kavuşarak yazım ve bilgi dönüşüm süreçlerine katılma beklentimi iletirim.



Sonra,



Satırlarındaki genellemelere tamamen katılıyorum. Önemle bilmeni istediği şey ise bu kadın her kim ise benden yana elinde sadece ülke sevgi ve özlemimi, anılarımın okura yarar halka önem veren satırlarımı, gazeteci ahlakına ait olacak ve halka aktarılmasında fayda olacak önemli tarihsel estantaneler dışında zerre kadar bir şeye sahip değildir. Bunlardan oluşacak kurguların ise bir değeri yoktur. Bu açıdan sizde rahat olun, hiçbir çıkarın olmadığı dostluklar bitince seviyeleri olmayanların yapacakları sadece onların kimliğini tanımlar.



… gelince. Genişliğinize ve iyi yüreğinize güvenerek sakin olun diyeceğim. Bu insanları bire bir tanımınızı isterdim. Ben … iyi tanırım 14 yılı devirdi sesiz sitemsiz. Okuyan yazan, çalışan biri. Sizi çok iyi anlayacaktır, eleştirilerinizi de. Ama o bir kusur işlediyse aldatıcı bir dostluk arkasından sürükleniştendir. Bunu söylemek ahlaki borcum olsun. Nezaketiniz, olgunluğunuz ve gerçekliğinizi bilen hiçbir insan kim adına olursa olsun size karşı bir yanlış işlemez. Bunu bilmenizi isterim.



Andığınız bu iki isim, bir dostluk adına size karşı tepkili yazılar yazmış olabilirler. Bunu onlarla da konuşacağım. Bu insanlar bir dostluk bir insanı yakınlık çerçevesinde, aktarılan yanlış bilgilendirme sonucu tavırsız kalmamak için böylesi bir tutum içine girdiklerinden eminim. Buna rağmen bir yanlış bir hatalı sürükleniş olduğunu söylemek, hakkı teslim etmektir. Geniş olmanızı isteyeceğim. Doğru her zaman galip geliyor. Bu satırları doğrunun, haklının galibiyeti yönünde bir adım saymanızı rica edeceğim.



Diğer yandan,



Kendi iç tartışmalarımıza ilişkin size mümkün olduğunca bir aktarım yapmamaya çalıştım. 95 dosya yaklaşık 1000 sayfalık bir yazı birikimiyle, bana özel olarak yönelen saldırılara cevap verdim. 27 yıllık bir TKEP’li nin bu gayret keşliği kendi örgütünün yok edilişine ilişkin bir sorgulamaya sarf edileceğine, özverilerle yürüyen, örgütlülüğü kararlıca savunun örgütümüze yöneltmesi anlamlıdır. Bunu daha sonra belli bir yere oturtmamız mümkün oldu.



Bunları isterseniz size de arşivinizde kalması üzerine gönderebilirim. Bir şeyi bilmenizi önemle isteyeceğim, belgesiz kanıtsız tek bir satır yazmaksınız bu tartışmanın olumsuz sürecinde tavrımı koydum. Tartışma, belden aşağı, aileleri karıştırma boyutuna varınca da nokta koydum. Tartışmanın artık gereksiz olduğunu açıkladım. Karşı taraf ise şehvetle işe bir görev olarak paparazi yazılara devam etti ( en sonunda akıllara ziyan bir yere vardı kinin kör ettiği gözler, ne mafya aleminde, ne lüpenliğin en rezil cinsinde olmayan söylemlerle vefat eden anneme “mekanı cehennem olsun” diye yazıldı Bkz Engin Erkiner “ajan doğuran ana öldü” yazısı. Buna ben ne diyebilirim oturup düşünüyorum)



Tamamen kurgu, isimsiz, kanıtsız, belgesiz, üçüncü kişilerin tanıklığına ihtiyaç duyan duyum, ölüleri konuşturma dahil her yöntem ortaya kondu. Bir yıldır kesilmeden de devam ediyor. Bir türlü bitiremedikleri Mihrac Ural sendromu ile boğuşuyorlar.



Bunun karşısında ben sizin de yakından takip ettiğiniz siyasal yazılarıma yoğunlukla devam ediyorum.



Her şey bir yana, hastasınız ve yazımı uzattım gibi. Çok basit bir şey belirteceğim,



Kimilerinin de katıldığı 1. kongre 1986 Kasım-Aralık ayında bağlandı. Kongre geçmişi aklayarak geleceğe yöneldikten sonra, kongre öncesine ilişkin söylenecek her söz kongreyi eleştirmek onun delegelerini kuşkulu görmektir. Bu basit örgütsel gerçeği bilmeden örgütlü bile olunamaz.



Bu noktada Mihrac Ural’a yönelmek ne anlama gelir? Basit bir soru, ama solun bir türlü yükselemediği kurumsal işleyiş algılarıyla ilgili bir soru.



İşte solun içinden çıkamadığı kurumsal algı hataları, kaçınılmaz olarak sorunları kişiselleştirmeye, kinle hareket ederek belden aşağıya sürüklenmelere yol açar. Buna muhatap etmek istiyorlar ama olmayacağım.



Tam bu noktadan bakarak, Engin Erkiner'in polis ifadesini, İbrahim Yalçın’ın MİT'le ilişkili el yazılı itirafnamesini yayınladım. Bu cemaatin bir araya gelişiyle sürmekte olan bu kurgunun amaç ve bağlarını takdirinize bırakıyorum (Bu iki belgeye ilişkin dosyaları ekte gönderiyorum). Özellikle halkımın kimlik haklarını seslendireceğimi, bunu ortak ülkemizin demokrasi mücadelesine bir güç olarak katma kararlılığımı, bölünmeye karşı tutumumla açıkladıktan sonra, patlayan bu "lağım" (özür) Özel Harp Dairesi, Doğu Perinçek ihbar furyası ve sonuçta vardığı bağlantılarla ne ölçüde ilgili olup olmadığını özgür kanaatlerinize terk ediyorum.





Bir kez daha, dürüst kişiliğiniz, açık ve samimi duruşunuz, medeni cesaretle örülü iyi yüreğinizi kutluyorum. Acil şifalar diliyorum.



Lütfen hastaneden sağlıklı çıkış haberlerinizi iletiniz.

Baki selamlarımla



Mihrac Ural

13 Eylül 2009



********************************



5. Nurettin Kurtuluş’tan



kimdennurettin kurtulus

kimeMihrac Ural



tarih13 Eylül 2009 15:21

konuNurettin Kurtuluş

gönderengooglemail.com

imzalayangooglemail.com



ayrıntıları gizle 15:21 (4 saat önce)





Sevgideğer Kardeşim Mihraç Ural,



Anciyo biteli 1 saat kadar oluyor.

Narkozsuz olduğu için rahatım.

Netice bugün belli olabilir.

Yanıtını okudum teşekkür ederim, onurlandırdım.



Şimdiye dek gönderdiğin tüm yazıları okudum, arşivlendirdim.

Erkiner belgeselin bu insanlara tüm devrimcilere örnek olmalı.

Dedikodudan tamamen uzak bir onurlu lider tavrın bu belgeselde de

ve tüm diğer yazılarında da yansıyor.

Açıkça hepimiz yararlanmalıyız, yararlanıyorum.



Ülkeden uzaklık bir çok konuya yabancılığımı sırıttırıyor.

Saol sebgideğer kardeşim.

Ben bu ülkeyi ve insanları en önemlisi devrimciyim diyenleri nasıl çözeceğim şaşırıyorum.

Yanılgılarımı-eksikliklerimi telafi etmek için zamanım da kalmadı galiba...



Senin sitene girerek diğer kardeşlerimin yazılarını da okumak bana yeterli mi?



Biz TKP'de çok kapalıydık.

Yıllar sonra "Toplumsal Kurtuluş" ta da aynı şeyler olmuş sanırım...

Bildiklerimiz öğrendiklerimizin bize yetmediğini anlıyorum...



Yıllardır deneme ve araştırma üzerine çalışma yapmam da beni zora mı soktu diye kendimi sorguluyorum.



O adamın (Erkiner) sitesi sadece dedikodu üreten bir atölye.

Bugün ilk kez girdim ve okudum, okudukça da (özür dilerim) iğrendim...



Bu adamın ve diğerlerinin nerelerdeymiş-nerelerde olduğu açık ve net...



Denemelerimden eğer sitene yakışırsa arada göndermek istiyorum.

Yayınlar mısın bilemem.

Birçok insana belki de birşeyler verir...



Zamanını aldığım için bağişla.



Sevgiyle HOŞ kal...



Nurettin Kurtuluş









Dedikodukolizm.doc







**************************************





6. Mir





kimdenMihrac Ural

kimenurettin kurtulus



tarih13 Eylül 2009 20:11

konuRe: Nurettin Kurtuluş

gönderengmail.com



ayrıntıları gizle 20:11 (6 dakika önce)



Değerli Kardeşim, yoldaşım Nurettin Kurtuluş,




Öncelikle geçmiş olsun. Umarım Ancyo sonrası rahatlar ve sağlığına hızla dönerek bu güne kadar yaptığın gibi, bilgi dönüşüm halkasındaki haklı yerini çok daha iyi bir şekilde alırsın.



Bana ilettiğin tüm yazılarını öncelikle zevkle okudum. Cesurca yazıyorsun, ikircimli ya da muğlak değilsin. Bilgilerin emeğinin ürünü, duyum ya da aktarma değil. Demokrasi mücadelesi için kesilmeden yazan emsali tükenenlerdensin. Bunu iyi biliyorum. Her kararlı yazarın, har ısrarlı yazarın bir okuyucu kitlesi var, bu kitlenin oluşturduğu halkalar ülkemiz demokrasi mücadelesinin temel halkalarıdır. Buradan ortak ülkemize hep beraber bir katkı sağlamaya çalışıyoruz.



Yayınlamamı istediğiniz yazılarınızı memnuniyetle blogumda yayınlarım. Blogum halkı için çarpan tüm yüreklere açıktır. Yazılarını bekliyorum.



Baki selamlarımla
Mihrac Ural
13 Eylül 2009