1 Ağu 2010

172. DOSYA, İBRAHİM YALÇIN MİT AJANIDIR, MUHATABIM OLAMAZ


İBRAHİM YALÇIN
BİR MİT AJANIDIR
MUHATABIM OLAMAZ 


Şerif YILMAZ
26 Temmuz 2010 

İbrahim Yalçın’ın MİT ajanı olduğunu kendi el yazılı itirafnamesiyle, devrimci kamuoyuna belgeli olarak aktardık. Bu bitti. 

Sırtındaki bu kamburu örtmek için çırpınıyor. Hem de sözüm ona siyasi maskeyle "mücadele" veriyor, 20 yıl kanatları altına sığındığı TKEP'in işi bittikten sonra, arlanmadan Acilciliğe soyunuyor. Yeni, devam eden görevlerle ihbar üzerine ihbar yapıyor. Şerif Yılmaz’ın gerçek adı şudur diye sallayıp duruyor. Görevi gereği gerçek isim verme telaşı yaşıyor. 31 yıl önceki bir örgütsel eylemde şehit olan yoldaş üzerinden bunu yaparak, onurlu direniş tarihiyle devrimci hareketin önemli bir mevzii olan örgütümüze kara çalmaya çalışıyor.

Güneş balçıkla sıvanmaz. 3 yıldır durmadan kendileri yazıyor kendileri okuyorlar. Mücadele sürecine, şehitlere takmışlar, çamur atarak bu örgütte bu güne dek hiçbir karşılık beklemeden özveriyle çalışan insanları karalamaya çalışıyorlar. Gerçi bunu anlamak zor değil. Onlar görevlerini yerine getirmekle yükümlüler, Özel Harp Dairesi sorumluluğu!

Biz de kendi işimizi iyi biliyoruz; örgütlü insan sorumluluğuyla, demokrasi mücadelesinde bir duruş sahibi olma adına tüm imkanlarımızı değerlendiriyoruz. Önüne geleni karalamakla içine düştükleri kaos, bu devletle olan savaşımızı daha da anlamlı kılacaktır. 

Ülkemiz devrimci hareketinde görevi başında şehit olan binlerce yiğit var; Mahir Çayanlardan Deniz Gezmişlere, İbrahim Kaypakkayalara, İlker Akmanlardan Yüksel Eriş’e, Ömür Karamollaoğluna, Süham Överden İbrahim Bakırcı yoldaşa, Hanna Maptunoğluna, Filistin halkının haklı davası uğruna mücadelede şehit düşmüş kahraman yoldaşlarımıza kadar... Her biri farklı farklı kademlelerde üstlendikleri sorumluluklar çerçevesinde mücadele alanlarında şehit oldular. Bu süreci yöneten insanları, eylem sonuçlarından dolayı katil ilan etmek, yalnızca devletin ve işbirlikçilerinin işi olabilir; devlet bunu her zaman yaptı da. 74-80 dönemi burjuva basınına bir göz atmak bunu anlamak için yeterlidir. Bu gün bile, Kürt halkının genç evlatları taş atarak sokaklardaki tepkiyi örgütlerken; Başkan Öcalan’ı ve Kürt özgürlük hareketini bebek katili ilan edenler de aynı çevreler değilmidir?

Örgütsel  mücadeleyi, kuşkulu, müphem, şaibeli kılma gibi çabalarla varılmak istenen şey, devletin psikolojik savaş yöntemleriyle, halkın devrimci değer yargılarına yönelik olumlu yaklaşımlarının önünü kesmektir. Bu süreçte görev alanlar, maskeleri ne olursa olsun tek bir amaca hizmet ederler, o da on yıllardır demokrasi ve özgürlük uğruna mücadelede inşa edilen olumlu her şeye karşı devletle saf belirleyip, kirlilik üretirler. Kurgu üretirler. Yalan üretirler. Bu da savaşın bir yanıdır, bu cephede maskeleri düşmüştür. O'nu (onları) iyi tanıyoruz. Bu çerçevede de hesaplaşacağız!

MİT ajanlığı belgeyle, el yazılı itirafıyla kanıtlanmış bir ahlaksız olan İbrahim Yalçın’ın işi gücü bu. Malum şahıs, görevli ! İstanbul’da şüpheli ortaya çıkışından, Ortadoğu’ya gelişine ve Avrupa’ya geçişine kadar, her dönemi soru işaretleriyle dolu operasyonlar, ihbarlar. Hayatında komplocu, ihbarcı raporlar dışında tek bir satır yazı yazmamış bu şahsın çabasını tüm Acil camiası net şekilde biliyor ve yakından takip ediyoruz. Ayrıntılar için http://tarihselhainler.blogspot.com adresine bakabilirsiniz.

Bu ahlaksız cezasını beklesin, Acilci sabrıyla söylüyorum beklesin…  

Muhatabım değildir. Hiçbir zaman da muhatabım olmayacaktır… 

Şerif Yılmaz’ı, en iyi bilen yoldaşlarıdır. İşkencede, cezaevlerinde, askeri ceza evlerinde, sürgünde ve örgütsel görevlerde bu gerçeği bilenler, bu örgütün iradesi ve emektarlarıdır; devlet görevlisi bir kuklanın ne söylediğini muhatap almak bana düşmeyecektir. 

Örgüt arşivi örgütsel eylemin her aşaması için bilgilerle doludur. Yoldaşlarımıza eylemlerle, şahıslarla ilgili en doğru bilgiyi yine örgüt verir. Bilgiyi başka yerde aramak yanlışı peşinen kabul etmektir. Örgütlü davranış disiplini içinde bundan daha açık ve net bir şey olamaz.  

Şehit İbrahim Bakırcı yoldaş. 1978 yılında, örgütsel çalışma alanlarımız bünyesinde yer almış çalışkanlığı ve fedakarlığıyla örnek alınacak bir yiğit, bir emekçi, bir Acilci. Devrimci mücadelede örgütsel faaliyete katıldığı andan itibaren sürekli olarak kendini geliştirme ve yenileştirme yönünde çaba gösteren yanıyla İbrahim yoldaş kısa sürede büyük adımlar atan biri hale gelmişti. Sürece ilişkin yeni önerileriyle dikkatleri çeken ve bir o ölçekte de illegal konumunu ciddi anlamda koruyabilen, hala açığa çıkmamış birçok eylemde görev üstlenmiş, örgüt tarihimizin isimsiz kahramanlarından biriydi O.

İbrahim yoldaş, örgütsel faaliyetlilik çerçevesinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerini protesto eylemlerinin bir uzantısı olarak 7 Mayıs 1979’da (6 Mayıs 1978 gibi uydurma bir tarihte değil) Antakya’da şehit olmuştur. Daha önce yaşadığı başarılı eylemler dışında, bu eylemin gerçekleştirildiği anda maruz kaldığı teknik hata ilk ve son hatası olmuştu. Tıpkı geçmişte Yüksel Eriş Hoca’nın, Ömür Karamollaoğlu’nun ve daha nice devrimci insanın karşı karşıya kalmış olduğu benzer ölümler misali bir sonuçla karşılaşmıştır. Görevi başında şehit olmuştur.

İbrahim Bakırcı, örgüt kongremizin “Şehitler Onurumuz ve Gururumuzdur” başlığıyla ele alınan belirlemeleri çerçevesinde, Mahirlerden günümüze merkez komitesi onursal üyeleriyle birlikte devrim şehitlerimiz arasında ifade edilerek, tarihe mal olmuştur. Bu anlamda örgütümüz binlerce isimsiz kahramanı arasında adı kayda geçirilmiş, unutulmamış ve uğruna ölümlere gittiği davada mücadelemizde bayrak olanlar arasında yerini almıştır.

İbrahim Yalçın adlı bir kiralık polis ajanının (ki, ihbar karşılığı aldığı paranın itirafı ve ayrıntıları, polise teslim ettiği isim ve adresler, tel. numaraları.. kendi el yazılı ifadesinde daha önce yazılmıştı) devrimci kisveyle, bu kadar pişkin, onursuz ve ahlaksızca, utanmadan, sıkılmadan, hiçbir şey yapmamış gibi hala görev ifa etmesi karşısında, devrimci kamuoyunun daha duyarlı hareket etmesi gerekmektedir. Siyasal faaliyet adına ihbar, küfür, ölü konuşturma, iftira ve provokasyonlarla, yalan dışında hiçbir şey üretmeyen devletin çanak yalayıcılarına karşı sessiz kalmamalıyız.

 Şehitlerimize karşı verdiğimiz sözlerin arkasında duracağız. Bu bir mücadele sürecidir, haklıların haksızlara karşı kavgasıdır. Onlar haksızlar olarak devletin safında şu ya da bu şekilde zulmedip saldıracaklar, bizler de halklarımızın özgürlük ve demokrasi uğruna mücadelesinde devrimci direniş bayrağımızı yükselterek kavgamızı taçlandıracağız. Bu sürecin şahidi tarih olacaktır, uzun soluklu, inatçı ve sabırlıyız. Hiçbir şey bitmiş değil, inanıyoruz, kazanacağız. Halk düşmanlarından hesap soracağız…