THKP-C
(Acilciler)
ŞEHİTLERİMİZİ
ANIYORUZ
24
Kasım 1983 Şehitlerimiz birliğimiz, onur ve gururumuzdur
Mihrac
Ural – 24 Kasım 2011 şehitler günü anısına
Bu
gün örgütümüzün şehitler günüdür. Bu gün, Örgütümüz Merkez Komitesi Üyesi Hanna
Maptunoğlu’nun da aralarında olduğu yoldaşların Filistin davası uğruna
şehit oldukları gündür (24 Kasım 1983). Bu gün örgütümüzün, ülkemiz ve
halklarımız kadar bölge halkları ve haklı davaları uğruna mücadelede şehit
verdiği günlerden biridir. Enternasyonalist dayanışmada şehit düşen yoldaşların
anısına bu güne her yıl örgütümüzün şehitler günü olarak kutluyoruz.
12
Eylül 1980 faşist askeri darbesi ve ardından gelen karanlık rejime karşı
mücadelenin, enternasyonalist bir boyut aldığı, haklı Filistin davası uğruna
mücadelede ön saflarda yer almanın bedellerinin onurluca ödendiği gündür.
Şehitlerimiz, tarihi bir direnme örgütü olan Acilcilerin kararlılığının,
direngenliğinin, özveride sınırsın olmanın tecelli ettiği gündür.
Dünya
ve bölge saflaşmasının aynı zamanda ülkemizdeki saflaşmanın bir ifadesidir. Dün
olduğu gibi bu günde bu saflaşma yanı güçlerin gergin ilişkileriyle, zaman zaman savaşlarla devam etmektedir.
1980’li yıllar dünyada büyük değişimlerin gerginliklerin ve çatışmaların
yıllarıydı. İki kutuplu dünyanın çözülmeye başladığı, dolaysıyla emperyalist
güçlerin saldırganlığının arttığı bir kesitti. Soğuk savaşın bittiği 1990’lı
yıllara giderken, bölgemizin siyasal dizaynı için kanlı çatışmalar
dayatılmıştı. Ölüm denklemleri kurgulanmıştı. Akdeniz’den Kafkaslara uzanan bu
güzergah, dünya enerji kaynaklarının en önemli güzergahıydı. Bu alanı ele
geçirme ya da nüfus alanları arasına katmak için Emperyalist güçler akıl almaz
bir çılgınlıkla saldırılarını yoğunlaştırmıştı. Bir tarafta
Amerika-İsrail-batılı emperyalistler- Gerici Arap ülkeleri ve ülkemizin 12
Eylül askeri faşist rejimi yer alıyordu. Bu şer güçlerine karşı ise ülkemiz
devrimci hareketi doğal müttefikleriyle omuz omuza olmuştu; Suriye bu dönemde
bölge devrimci güçlerinin güvenli limanıydı. Halkçı yönetimiyle direnen
halkların, ilerici, sosyalist devrimci hak sahibi tüm halkların ve örgütlerin
sığınağıydı. Irak’ta Saddam diktatörlüğüne karşı mücadele eden tüm siyasal
etkinlikler, Türkiye’de 12 Eylül rejimine karşı mücadele eden tüm siyasal güçler,
Lübnan direnme hareketleri ve Filistin halkının tüm siyasal güçleri bir safta
yer alıyordu.
1980’li
yıllar, bu iki safın bölgemizin her
alanında, her olayında, her tavır alışında yüz yüze geldiği bir kesitte
yaşanıyordu. Örgütümüz, bu saflaşmada doğal yerini almıştı. Gerici güçlere
karşı devrimci güçlerin safındaydı; Suriye halkçı yönetimiyle, Filistin direnme
örgütleriyle, Lübnan direnişi ve Türkiye ve Irak Kürt özgürlük hareketiyle bir
aradaydı. Bu saflaşmanın Türkiye boyutu 1 Haziran 1982’de kurulan Faşizme Karşı
Birleşik Direniş Cephesi (FKBDC) adı altında örgütlenip yerini almıştı.
İşte
böylesi bir atmosferde örgütümüz, yer yer büyük savaşlar (1982 Haziran savaşı;
İsrail’in Lübnan’a karşı açtığı savaş), yer yer irili ufaklı çatışmalar
ortamında yer aldığı saffın yükümlülüklerini yerine getirdi. Bu gelişmelerin
yükümlülüklerinden kaçmak isteyenlerin bin bir bahaneyle yarattığı
olumsuzlukların da yaşandığı kesitte, şehit olmasını bilen kararlı bir direnme
örgütü olarak görevimizi sonuna kadar yaptık. İşte bu şehitler, bu onurlu duruşun
adıdır. Dünü bu güne bağlayan en anlamlı onursal değerde tastamam budur.
THKP-C
(Acilciler) 1. KONGRESİ
Bu
gün, aynı zamanda 1. Kongremizin bağlandığı gündür (24 Kasım -1 Aralık 1986).
Bir yükseliş döneminin taçlandığı bu kongre. Türkiye devrimci hareketinde
benzeri az olan bir atılım olarak gündeme geldi ve tarihin o kesitindeki
siyasal dokunun anlamlı bir ifadesi oldu. Örgütümüzün dünya, bölge ve ülke
gelişmeleriyle birebir etkileşiminin de ifadesi olan 1 Kongremiz, kapalı oy
açık sayım usulüyle demokrasiyi en karanlık dönemlerde bile içselleştirdiğini
göstermiştir. Bu kongre şehitlerimizin aydınlattığı mücadele yolunun gerçek anlamda
yaşama geçirilmiş bir ileri adımıydı.
Bu
kongrenin anlam ve önemi üzerinde yazılacak çok şey bulunuyor. Yüzlerce
belgesi, teyp kayıtları, demokratik yapıcı iç muhalefeti, yenilenen siyasi
programı, tüzük ve çalışma tarzı üzerine yapılacak yorumlar da çok olacaktır.
Bu tarihi bilmeyen, ona düşman olan, kirletmeye çalışanların suratına birer
şamar olan bu veriler, bir onurlu çalışmanın, bir devrimci ilkeli duruşun
ifadesidir. Bu tarihle hiçbir bağı olmayanların, buldukları ilk fırsatta kaçıp
başka alan ve örgütlere sığınanların, bu tarih üzerinde tek kelime söz söyleme
hakları olmayacaktır. Acilciler, 1. Kongrelerini bağladıklarında ortaya
koydukları verilerle, tüm birimlerin sunduğu çok boyutlu raporlarla örnek bir
çalışma azmi içinde olduklarını yetirince açık gösterdiler. Bunun da kapalı oy
açık sayım ilkesine dayalı kongre seçimleriyle taçlandırdılar. Bu örnek
davranışın mimarları, emektarları bu tarihin yaratanlardır. Bu tarih şehitlerin
tarihidir. Bu tarihe yönelen en küçük bir yanlış ahlaksızlıktır. Bu saldırganlığa
karşı sesiz kalmak da bir o kadar yanlıştır. Bunu yapanların bu tarihle bir
bağı olmayacağı açıktır. Bundan sonrası II. Kongredir. Ne kadar geç kalınmış
olsa da kurallara bağlı olmak ve bunun gerektirdiği gelişmeleri, değişimleri,
yönelimleri ve bütünsel muhasebeyi de bu kural çerçevesinde yapacaktır.