THKP-C(Acilciler) Basın Açıklaması
24 Nisan 2010 / No: 14
TARİHLE YÜZLEŞELİM
GELECEĞİ KURALIM
24 NİSAN 1915 ERMENİ KATLİAMI
24 Nisan 1915. Bir tarih. Bir dönüm noktası.
Bu tarih coğrafyamız için acılarla dolu. Tarihte bu gün, binlerce yıllık geçmişleriyle bu toprakların yerlisi olan Ermeniler toplu kıyıma uğramıştır. Osmanlının ortaçağ karanlıklarından 20. Yy taşıdığı zorbalık, ittihatçı maceraperestler eliyle işlenen tarihi bir cürüm vuku buldu; kendi topraklarında, barış içinde yaşayan Ermenilere soy kırımı dayatıldı.
O gün verilen işaret, planlı programlı kıyım girişiminin başlangıcıydı. Ermeniler tek tek işaretlenmişti, sürgünleri ve sürgün sürecinin ölüm denklemleri önceden kurgulanmıştır.Bu bir Osmanlı akıl tecavüzüydü. Bu akıl Ermenileri cumhuriyet içinde de takip etmişti. Kilikya Ermenileri, Hatay’ın ilhakına kadar süren, Halep ve Beyrut’a uzanan sürgün pusularında baskı ve zorbalıklarında Cumhuriyetteki Osmanlı tarafından bir kez daha katledildi.
Binlerce yılın dengelerini alt üst eden bu kıyım 20. Yy. çağdaş dünyasında, kara bir leke olarak ilk soy kırımıydı. Bu kıyım üzerine yapılmış ve yapılacak on binlerce çalışmaya rağmen, kimse tarihin bu gerçeğini değiştiremeyecektir. Geleceği kurumlaştırıp güvencelerini oluşturuken bu algının büyük önemi bulunmaktadır; gerçekleri olduğu gibi bilince çıkarmak ve onlarla yüzleşmek bundan sonra mümkündü.
Tarihi gerçekler, kin ve intikam için değil, gelecek nesillerin oluşturacakları toplumsal ilişkiler önündeki engelleri kaldırmak için bir önem taşır. Toplumsal tarih bilinç altlarımızı dolduran böylesine karanlık kesitleri her yönüyle aydınlatıp önümüzü açmadan, gelecek için güvenilir bir toplumsal proje önermeleri yapma şansımız da yoktur.
Ermeni soy kırımının vebali, yüz yıldır toplumumuzun her türden insanı vicdani kültürel siyasal gelişiminin önünde bir barikat gibi durmaktadır. Dünya ve bölge güç dengelerine endeksli sessizlik dönemleri, bu gerçekleri örtmeye yetmediği de açıktır. Kıyıma uğrayan her varlık davasının arkasında hakkını ölümsüz kılabildiğini görmekteyiz. Hak teslimi bu açıdan tıkalı birçok sorunun da aşılması için zorunludur. İnsanlık yeni bir uygarlığa uzanırken, geleceğini oluşturduğu geçmişiyle hesaplaşmasının önemi burdadır. Sorgulamanın da anlamı burda yatıyor.
Ermeni soy kırımı bu yanıyla bir insanlık sorunu olarak yükselen ilgi odağı olması, tarihin ilerleme mantığına da uyumludur. Bu gelişmelere sırt dönerek cürümleri örtmenin olanağı yoktur. Tarihe ve insana karşı hiçbir sorumluluk taşımayan Osmanlı aklı kirli bir akıldır. Bu akıllarla tarihi acıları aşmanın mümkünü olamaz. Osmanlı aklı, genetik mirasçıları ittihatçıların elinde Ermeni soy kırımıyla aldığı alamet-i farikayı, bu günün kuşakları bir veba gibi boyunlarında taşıma yükümlülüğünde değildir. Siyasi iktidarların ilkel akıllara, kaygı ve korkularla bu sorunu ele alışları ise bataklığın alanını genişletmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Tarihiyle yüzleşmekten kaçınan toplumların gelecek kuşaklara yaptığı zulüm, kefareti ödenmez bir yoğunlukla toplumsal yaşama ait her değeri tahrip etmektedir. Bu tahrip, bir kez daha birlikte barış içinde demokrasi ve özgürlük ortamında yaşam için taşıdığımız umutları yıkmaktadır. Bu umatların yıkılmaması için soruimluca davranmak gerek.
Örgütümüz, Ermeni katliamını tarihle yüzleşmenin temel taşlarından biri olarak görür. Bu katliam aralıksız Anadolu’nun tüm farklılıkları üzerinde, bir biçimde sürmüş, bu güne kadar da coğrafyamızın kimyasını bozmaya devam etmiştir.
Örgütümüz ortak ülkemizde tüm halkların, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Ermeni ve diğer tüm farklı etnik dokuların, demokratik haklarının yanında tarihle yüzleşmenin gerekliliğine inanır. Bu inançla, Kürtler üzerinde sürdürülen kıyımlara dur derken, 24 Nisan 1915 Ermeni soy kırımı yıl dönümü dolaysıyla, bir kez daha, geleceği birlikte kurmak için, geçmişimizle cesurca yüzleşmeye çağırır.
Demokratik bir anayasa, yasal ve kurumsal güvencelerle farklılıklarımızı eşit kurucular olarak ülkemizi demokratik yeniden yapılanmaya davet eder.
THKP-C (Acilciler)
24 Nisan 2010