19 Eyl 2011

239. DOSYA (ATAKÜRT'E DEĞİL ATATÜRK'E...)




239. DOSYA

ATAKÜRT’E DEĞİL ATATÜRK’E…

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ
İTİRAFÇI ENGİN ERKİNER VE ORTAĞI MİT AJANI İBRAHİM YALÇIN’NIN
BİTMEYEN  SALLAMALARI

Mihrac Ural
18 Eylül 2011


Sallamalarınız bitmiyor. Bitmeyecek de. Size söyledim anlamadınız, ömrünüz beni yazmakla geçecek. Sizi esir ettim. Kaçamazsınız. Uydur uydur yaz, bir daha uydur, bir daha yaz. Kurtulamayacaksınız.
Yalancının ipi hep kısa olur. Yerinde bir söz. Hep bu haldesiniz. Artık yalan uydurmayı da beceremez hale geldiniz. Serdar diye birinin adına  tarihin en büyük sırı, Öcalan”a suikast”ı keşfettiniz.
Okurdan özür dileyerek;
Ve kıçımın ishal olmuş haliyle üzerinize bol bol güldüm diyorum…
Şerefsiz Türk milliyetçileri, itirafçı Engin Erkiner ve MİT ajanı İbrahim Yalçın, sıkıntınızı anlıyorum. Öcalan’la dostluğum sizi ürkütüyor. Bu normal. Türk milliyetçilerine ikimiz de güzel gelecek hazırlıyoruz,  anlıyorsunuz değimli.
Hele bölge gelişmelerinin bu boyutunda THKP-C (Acilciler) ve PKK olarak hepinize yeni sürprizler yapacağız, acele etmeyin…
İtirafçı Engin Erkiner ve ortağı MİT ajanı Ayı Cemal (İbrahim Yalçın) bu kez biraz sakarlık yapmış gibisiniz  değil mi?
Ne dersin? 
Aptallar, suikast kurgunuzu Atakürt’e değil de Atatürk’e ilişkin yapsaydın daha uygun bir uydurma olmaz mıydı? Bir de araya itirafçı Engin’den babamın olmayan Suriye devleti zamanından kalma rolünü sokuştursaydın, Joker’den de dedemin ölümünden sonraki faaliyetlerini baharat diye üzerine serpseydiniz daha uygun olmaz mıydı? Diyorum ki boyacı hikayesiyle birkaç aptalı eğlendirmiş olurdunuz…
Sınırım, sapıtmanın bu boyutunda kendinizi frenleyememiş, Uydurma uzmanlığınız burada toslamış. Hadi yeni konu bulun da bu hataları bir daha işlemeyin, hadi bakayım… hadiii…

HATIRLATMA
Şerefsiz Türk milliyetçisi İtirafçı Engin Erkiner ve ortağı MİT ajanı İbrahim Yalçın sizi özetleyen iki cümle var. Tek tokat yemeden itirafını yaptığınız. Sizin için başka bir araştırmaya da gerek görmedik bunca zaman.
Engin Erkiner kendini anlatıyor; Emniyet kuvvetlerine yardım maksadıyla yakalandığım günün akşamı ve onu takip eden günde aşağıda sıralayacağım evleri bulmaları bakımından polise yardım ettim (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:16)
İbrahim Yalçın kendini anlatıyor;
 Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " (İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10)
Sizi sizden daha iyi kimse bilemez. İşte busunuz.

KÜÇÜK ANEKTODLAR
Yıl dönümü gelince sayın Öcalan’a, örgütümüzün Lübnan gericilerinden kamulaştırıp ve Kürt halkına hediye ettiği dürbünlü G3’ün hikayesini anlatacağım.
Murat Karayılan’la omuz omuza Türkiye’de giriştiğimiz ortak askeri eylemi anlatacağım. Değerli dostum Cemil Bayık’ın Paris’teki evimde, kendi yoldaşıyla gitmeyip yanımda misafir kalışını ve yaptığımız sohbetleri aktaracağım.
Onlarca kez evimin ortak sofrasında birlikte yemek yiyen, tek başına evimde yatan, evim dışında hiç kimsenin, hata kendi yoldaşlarının evine misafir olmayan, Suriye’den çıkmadan kısa bir süre önce özel olarak Rıza Altun’u yanıma gönderen (23 Ağustos 1998), dostum Öcalan, bu sapıkların suratına tükürdüğünü söylememe gerek yok sanırım.
Bu tarih boyunca (18 yıl) Suriye’de kendimiz kadar Öcalan yoldaşı koruduk. Hepimiz 12 Eylül karanlık rejiminin hedefindeydik. Her zaman, hepimiz adına mücadele eden Kürt halkının çıkarlarını gözettik. O bir yoldaştı, o bir devrimci şahsiyetti ve halkının en önde yürüyen fedakar insanıydı. Dostluğu asla ihmal etmeyendi. 24-26 Aralık 1998’de İtalya’dan ikamet ettiği yerden arayarak, geride kalan sorumlu yoldaşları belirtip, ilgilenmemi ve hep omuz omuza olduğumuzu ifade etmesi, aramızdaki bağları anlatmaya yeter de artar sanırım.
Bu sapıklar, Türk milliyetçisidir.  İtirafçı ve ajandır, yaptıkları her şey Özel Harp Dairesi görevidir. İtirafçı Engin Erkiner ve ortağı MİT ajanı İbrahim Yalçın, Avrupa’da devlet adına çalışmaya devam etmektedir. Bunu bir kez daha belirtiyor ve ilgili olanları uyarıyorum.
Bu şebeklere son sözüm,
Anlayın artık tutmuyor, nasıl bükerseniz bükün oturmuyor. 3 yıldır çırpınarak ürettiğiniz kirliliğin tek anlamı var, o da iflas.
Türk milliyetçileri itirafçı ajanlar, esir aldım sizi, kurtulamazsınız.
Bu esaretten kurtuluşunuzun tek yolu, aklınızın almayacağı kadar acılı bir ölümdür.
Bekleyin göreceksiniz.