215. DOSYA
YALANIN İPİ KISADIR
İtirafçı Engin Erkiner demek yalanda müptezellik demektir
Mihrac Ural
30 Aralık 2010
Konu;
Alıntısız eleştirilerle kuyruklu yalan üretme ahlaksızlığı.
O sözde benim yazılarımın reklamını yapmayacak ya onun için alıntı yapmıyor. Bu çirkin insanların kanıt ve belge konusunda da aynı bataklıkta olmaları dolaysıyla kuyruklu yalanlar üretip duruyorlar. İlgisizliğim ve önemsememem nedeniyle aktarmadıklarıma ek, bu son kuyruklu yalanla bu itirafçı bozuntusunun nasıl bir müptezel yalancı olduğunu görmenizi isteyeceğim siz karşılaştırın.
İtirafçı dün (29 Aralık 2010) şunları yazmış;
“Haziran 1982’de toplanan Birinci ve Leninist adı verilen (aşağısı kesmiyordu anlaşılan) Konferansa pasaportum henüz olmadığı için katılamadım. Bunun yerine Konferans’a Mihrac Ural’ı kariyeristlik, üç kağıtçılık, örgüt işleyişinden habersiz bir kişi olarak suçlayan uzun bir mektup yazdım.
Mihrac Ural gereken belgelerin bir türlü bulunamadığı arşivine yeniden baksın. Belki bu mektubu da bulur!” (Engin Erkiner “mihrac ural'a kin duymak...”)
Bu adamın sözünü ettiği mektup örgüt arşivindedir. Üstelik bu mektubu 25 Ağustos 2008 tarihinde 15. DOSYA’da alıntılarla dile getirdim. Adam sorumsuz biri olduğu için ne kendi mektubuna sahip çıkabilmiş nede bu mektubun yayınlandığından haberi var. Bu da onun örgüt işleyişi ve yetkinliği konusunda ne mal olduğunu göstermeye yeter. Bu örgüt bu sorumsuza neden hiçbir zaman prim vermedi, otursun polis ifadesini de önüne kayarak bir düşünsün bakalım; cevabı bulmakta zorlanmayacaktır…
Mektubu çıkardım. Şimdi hazır olun ve yazdıklarını okuyun.
Ama önce dönüp yukarıdaki alıntıyı bir kez daha sindire sindire okuyun,
Mihrac Ural’a ne laflar etmiş imiş… aklınızda iyice tutun ( o kesitte bu silik kişinin yapacağı ve yaptığı tek şey hazır ol durmaktan ibaretti)
Şimdi de dönüp konusunu ettiği mektuptaki yaklaşımı okuyabilinsiniz…
“ Birlikte uzun bir yol yürüdük. Birçok şeyi birlikte yaşadık. İyi ve kötü günleri birlikte geçirdik. Ancak siyasi mücadelenin bir ciddiyeti ve ilkeleri vardır. Çelişkiler belirli bir boyuta ulaşınca yol ayrımına gelinir. Bu benim için kolay bir şey değil. On yıllardır bu hareketin içindeyim… her kademesinde, ideolojik, politik, örgütsel, askeri her çeşit mücadelesi içinde yer aldım. Başka arkadaşların yaptıklarını da küçümseyecek değilim… komünist selamlarımla”
( Engin Erkiner “Açık Mektup” 9. Ağustos.1982 )
İşte bu kadar.
Ayrıca sözünü ettiği toplantı nedeniyle, bana gönderdiği mektubundan da bir alıntı aktararak, bu kuyruklu yalancıyı daha da iyi tanımanızı istiyorum (konusu edilen toplantı, “Leninist konferans” falan değil. Yine yalan söylüyor. Bu toplantı 1-7 Mayıs 1982 de örgüt tarihinde ilk kez yapılan Genişletilmiş Merkez Komitesi Toplantısıdır. Bu toplantıya, tüm zorlukları göze alarak Günay Karaca ve diğer yoldaşlar da katılmıştır)
İşte o yerde toz bırakmadığı iddiasındaki mektubu;
“Yoldaş (Mihrac Ural),
Mektubunu aldım. Toplantıya gelmek için o sırada olanaklar uygun değildi O zaman bazı şeyleri atlatıp gelebilirsem bile geri dönmem olanaksız olurdu. Şuanda bu sorunlar çözümlenmiş durumda.
Örgütümüzün çeşitli organlar seçmesi ve işbölümüne gitmesi olumlu bir adımdır. Zaten bu son bir yıllık gelişimin doğal sonucu sayılır…
Buradaki çalışmalara ilişkin raporumu birkaç gün sonra göndereceğim.”
(Engin Erkiner, 24.5.1982 tarihli Genel Sekreter yoldaşa hitaben gönderilen mektubundan, el yazması orijinal, Örgüt Arşivi, GS’e gelen mektuplar bölümü)
Bu özel mektup yanı sıra. söz konusu toplantıya hitaben gönderdiği mektupta da şunları yazmış,
“Yoldaşlar,
Örgütümüz son bir yılda her alanda önemli aşamalar yaptı. Bir yıl önce iyi tanınmayan ve hatta genellikle de muhatap alınmayan bir örgüt iken, bu gün demokrasi güçleri arasında tanınan, çizgisi ve görüşleri bilinen bir örgüt durumuna geldik Gelişmemiz çok olumlu olmakla birlikte henüz önümüzde aşılması gereken önemli engeller bulunduğu da bir diğer gerçektir…”
(Engin Erkiner, 1-5-1982 tarihli MK’ya hitaben gönderilen mektubundan el yazması, orijinal, Örgüt Arşivi, MK’ya gelen mektuplar bölümü)
Bu da çok açık, şimdi oturup bir daha yazılanları karşılaştırın, bu adamın yalan söylemediği tek bir satırı olmadığını göreceksiniz.
Kararı okura bırakıyorum.
Bu müptezel yalancının her yazısında aynı yöntem geçerlidir. Kelimelerle oynamak bunun işidir, bunun için hiçbir zaman bir çevrenin sorumluluğunu alamadı, hep bulunduğu araziye uymak zorunda kaldı.
“Birlikte uzun bir yol yürüdük. Birçok şeyi birlikte yaşadık. İyi ve kötü günleri birlikte geçirdik…
Başka arkadaşların yaptıklarını da küçümseyecek değilim… komünist selamlarımla” diyor.
Konusunu ettiği bir mektup değil her üç mektupta da örgütün gelişiminde övgüyle söz ediyor ve ayrılmasına karşın, yani ayrılığın en sert ve kopma halinde olduğu bir gerginlik ortamında bile “… Başka arkadaşların yaptıklarını da küçümseyecek değilim… komünist selamlarımla” diyor.
Aradan 28 yıl geçtikten sonra tarihi hareket ettirmek olsa olsa bu kuyruklu yalancıların işi olur.
Buna rağmen, mektuplarda söylediğinin de yalan olduğunu dile getireceğim. Kendini bu örgütte bir şey yapmış gibi sunması kocaman bir yalandan ibarettir.
İtirafçı Engin,
Sen hiçbir zaman Acilciler örgütüne bir katkı yapmadın. Yaptığın, ortağın MİT ajanı İbrahim yalçın’la birlikte, örgütümüz dahil gittiğiniz her örgütte tasfiyecilikten ibarettir.
Dün ne idi iseniz bu gün de aynısınız…
Bu insanlar hakkındaki tüm iddialarımı, bu kişilerin kendi el yazılarından ve altında imzaları olan polis ifadelerinden getirdiğim belge ve kanıtlarla ortaya koydum, ispatladım.
Yazdığım tüm dosyalar bu yazım ahlakı ile oluşturuldu; mutlak kanıt olmayan, başkasının iddiasını ise her zaman tırnak içine alarak değerlendirdim.
Onlar ise kanıtsız, belgesiz, alıntısız sallamalarla kuyruklu yalanlar yazdı.
(Bu makalenin konusuyla ilgili Ayrıntılı bilgi için bu konuların ele alındığı 25 Ağustos 2008 tarihli, 15. DOSYA’ya bakmak yeterlidir. Bkz. http://mirural.blogspot.com/ )
Aramızdaki fark budur…
Not:
1-7 Mayıs 1982 Genişletilmiş Merkez Komitesi toplantısı 1. Kongreye kadar beni Geçici genel Sekreter olarak atadı (1. Kongrede oy birliğiyle bu görev tekrar verildi). İtirafçı Engin Mayıs ayında GMK toplantısına gönderdiği mektuptan 3 ay sonra “AÇIK MEKTUP” başlıklı yazısıyla örgütümüzden ayrıldığını ilan etti ve TKEP’e geçti.
İtirafçı, örgütümüzde kendine ait bir yer kalmadığını anlamasıyla TKEP’e iltica etmesi bir olmuştur. Tarihi hareket ettirerek, okurun tarih bilinciyle ya da nisyanıyla oynayarak kuyruklu yalanların arkasında tarih oluşturmak mümkün değildir.
Tarih, belge ve kanıtların ışığında yazılır. Bunu da bir itirafçının ya da MİT ajanının yapamayacağı açıktır.
Yeri ve zamanı geldiğinde örgüt tarihimiz, akademik tarih yazımı ilkelerine uygun kalınarak yazılacaktır.
GIRGIR…
Adamı iyi tanırım. Bukelamundur, kendisi özgün değil bulunduğu araziye ya da kişilere göre renk alan biridir. Bu aralar MİT ajanıyladır dolaysıyla işi gücü yalan kurgu üretmek olacaktır. MİT ajanı sırtındaki kamburu öretmiyor ha bire yalan mekanizmasını çalıştırıyor. MİT’le ne zaman ilişkiye girdin? Sorumuza cevap vermemek için fare gibi kaçıp duruyor.
İtirafçı ise yalanda ortağıyla yarış halinde.
Sitesi 1000 izleyiciye ulaşmış imiş, bu nedenle şark dansözleri gibi, bir göbek atmadığı kalmış, purodan, şaraba ver yansın kutlama yapmış. Ama bu da kuyruklu yalan.
Bunu anlamak için hiç uzağa gitmeyin. Hemen, sitede sol kolondaki “KONUK YAZILAR” İkonunda altta yer alan “bütün yazılar”ı tıklayın. Karşınıza tüm yazıların tıklanma sayıları çıkar. Orada ilk hafta boyunca 300’e tıklamaya yaklaşan bir yazıya bile rastlamayacaksınız. Yani bir kişi giriyor o yazıyı bu yazıyı tıklıyor, sayılar öyle oluşuyor. Bu da tıklama, her tıklama okuma olmadığını da ayrıca söyleyim.
Kimi yazıların yıllar içinde okunma oranları ise günlük bölümlemelere göre 3-5 sayısını geçmediği görülecektir. Bunun da önemi yok, bu tür yarışlar arkadan nal toplayanları ilgilendirir; zavallı hesap yapa yapa, AYRI VARLIK’a nasıl yetişirim diye diye telef oldu
Günaydın, diploma sergisinin işe yaramadığını geç anladı aptal adam, yeni oyuncak arıyor.
Konu bu değil, bu işin gırgır yanı…
Konumuz;
Alıntısız eleştirilerle kuyruklu yalan üretme ahlaksızlığı.
Bunları hiç unutmayın…