7 Oca 2010

133.dosya :Engin Erkiner’i nasıl bilirsiniz ?



Mehmet Yavuz
11 Aralık 2009 Cuma



Siyasi mücadelemin başladığı yıllarda kendisini TDAS’ı yazan adam olarak gıyaben tanımış, saygı duymuştum. Bugün ise bilmediğim başka özellikleri de olduğunu hayretle öğreniyor, gösterdiğim saygıyı hiç hak etmediğini anlıyorum…


Tartışmanın dışında olanlar bu özelliklerini okuyarak, ben ise doğrudan muhatap olarak daha iyi tanıma fırsatı buluyorum.



1979 yakalanmasında bildiği her şeyi itiraf ettiğini duymuştuk… Bu durumunu bile ben, işkenceye direnmenin iradi ve bireysel olacağı düşüncesiyle makul karşılamıştım… Ancak daha sonra mahkeme belgelerinde gördüm ki; saygı duyduğum bu adam yakalanıp polis aracına bindirildiği andan başlayarak, yani tek fiske bile yemeden sadece bildiğini değil tahmin ettiklerini bile polise yardımcı olmak gerekçesiyle ötmüş…


İtirafın (ötmenin) böylesine her yerde YUH denir…


Böylece bu adamın saygıyı hiç hak etmeyen İTİRAFÇI bir ÖDLEK olduğunu anladım...


Korkudan daha polis aracındayken altına sıçıp öten adam, bunun utancıyla yerin dibine gireceğine; donundaki boku her yere bulaştırmaya çalışmaktadır bugün. Bunu yaparken de genlerindeki özellikleri arsız ve utanmaz bir şekilde sergilemektedir...



Dürüstlüğünü muhafaza edenlerin dikkatinden kaçmadığını tahmin ettiğim bu özellikleri, şöyle bir hatırlatmakta fayda var.


Biliyorsunuz, yazılarından birinde Suriye’den ayrılırken aynı odada yatan yoldaşının cüzdanından nasıl para çaldığını anlatmış ve kişiliksiz bir hırsız olduğunu beyan etmişti. Onun övünerek anlattığı bu olayı, sizleri bilmem ama ben utanarak okumuştum…


Onunla aramızdaki en belirgin fark buydu. Ar damarı..


Daha sonra bu kişinin nasıl bir İFTİRACI olduğunu ; kimimiz okuyarak, kimimiz yaşayarak öğrendi. Biliyorsunuz hakkımda atmadığı iftira kalmadı.


Neydi bu iftiralar ?


Hatırlarsanız, beni ortak yapmadığı kişi ve iş kalmadı.. Bunların tamamını reddetmeme rağmen sahte isimle yazdıkları ve hiçbir belgeye dayanmayan yazıları referans gösterip bu iftiralarına devam etti.


Aynı zamanda, aramızda hiçbir maddi ilişki olmamasına rağmen Mihrac Ural ile olan dostluğumu menfaat ilişkisiymiş gibi sunup paragöz birisi olmakla itham etti beni.


Ne zaman ?


Mihrac Ural’ın eşini bahane edip belden aşağı vurma alçaklığına itiraz ettiğimde…


Ama o, bu ALÇAKLIĞI ısrarla sürdürüyor. Çünkü bir alçaktan onurlu bir düşmanlık beklenemez.

Kendisine, parasal ilişkiyi kanıtlayacak bir belge sunmadığın taktirde ŞEREFSİZSİN dedim… Bugüne kadar böyle bir belge sunamayarak ŞEREFSİZ olduğunu da kanıtladı.
Ancak görülüyor ki o; ÇAMUR biri olarak iftiralarını yaymaya, genlerinde taşıdığı pislikleri dışavurmaya devam ediyor.


Çirkefliğinin verdiği güçle, AKP hükümetinin düzenlemelerine karşı gerçekleştirilen sektörel çalışmaları bile iftiralarına alet edecek kadar aşağılaştı. İftirada sınır tanımadığını da böylece öğrendik.


Herkesin malumu olan bu çalışmalardan MUHABERAT, SUSURLUK gibi anlamlar çıkarıp UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI giydirmeleriyle süslediği iftiralarını, THKC-ACİLCİLER ismini kullanarak MEHMET YAVUZ ADLI SAHTEKARI TANIYALIM başlığıyla nakliye şirketlerine göndermek, belden aşağı vurmayı alışkanlık edinen bu çirkefe ve gölgesine sığınanlara yakışan bir durumdur.


Bu iğrenç yalan ve şantajlarla beni tehdit ettiğini sanıyor.. Oysa bu hareketleriyle kendisinin nasıl ÇİRKEF bir aşağılık olduğunu gösterdiğini, özündeki pisliğin nasıl kızarma bilmez yüzüne yansıdığını görmüyor.

Çünkü yüreği gibi gözleri de kör.



Bundan daha da kötü olanı; olağanüstü dönemlerde kaldığını sandığımız MUHBİR VATANDAŞ özelliğinin bu çirkef adamla hortlamış olmasıdır. Ehl-i namus olanların kolaylıkla anlayacağı gibi bu iftira ve ithamları oraya buraya yaymasının tek amacı beni ekonomik olarak vurmak değil, bir MUHBİR olarak ilgili makamlara ihbar etmektir.

Olağanüstü dönemleri yaşayanlar; MUHBİR VATANDAŞLARIN asılsız ihbarları nedeniyle işlerinden edilen, ağır işkencelere maruz kalan, yaşamları mahvedilen binlerce mağdura tanık olmuştur. O nedenle bu MUHBİRLERİ iyi tanımakta fayda var.


Bu çirkef adam; hükümetin uygulamalarına karşı gerçekleştirdiğimiz sektörel eylemler nedeniyle, şimdi muhatap olduğum şantaj ve tehditlerin aynısının hükümet tarafından da yapıldığını nereden bilsin ?


Maliye ve güvenlik birimleri tarafından nasıl izlendiğimizi, dinlendiğimizi, sorgulandığımızı ama bizlerin her türlü olumsuzluğa rağmen onurlu duruşumuzu koruduğumuzu nasıl tahmin etsin ?


O, hayatı boyunca onurlu bir duruş sergilemedi ki hiç…


Buradan bir kez daha hatırlatayım; bu tür tehdit ve şantajlar beni yıldırmaz, aksine daha da hırslandırır. Bu ihbarları ciddiye alınır da hakkımda bir soruşturma açılırsa, savcının yanında yerini alıp belgeleriyle iddianameyi kuvvetlendirmesini isterim. Buraya gelemiyorsa, bulunduğu yerdeki temsilciliğe varsa elindeki belgeleri delil olarak sunmasını tavsiye ederim.


Bunlar yapılmazsa, gönderdiği elektronik postaları Cumhuriyet Savcılığı’na ibraz edip kendisi hakkında suç duyurusunda bulunarak iddialarını ispat etmeye davet edeceğim. Sanırım yurt dışında olmasını bir mazeret olarak kullanmaz.


Evet, Engin Erkiner’i nasıl bilirsiniz diye sormuştum. Sonucu açıklıyorum:


İTİRAFÇI, ÖDLEK, HIRSIZ, ALÇAK, ŞEREFSİZ, İFTİRACI, ÇİRKEF, MUHBİR olarak biliriz.


Bu kadar karpuzu bir koltuğa sığdırmak her kula nasip olmaz.


Karpuzları kırmak da her kula…

Ancak bu kadar pisliği kimlik olarak taşıyan, iftiralarıyla her gün onlarca cinayet işleyen bu aşağılık adam; geçmişi sorgulama hakkını nereden alıyor ?

İlahi komedya bu olsa gerek.