17 May 2010

SER VERİP SIR VERMEYEN THKP-C (Acilciler)'in ŞEHİT KADINI


ŞEHİT SABAHAT SABAR YOLDAŞ
 ARAMIZDASIN

 ( Urfa 1958 – 18 Mayıs 1981 Adana )


Bedreddin Mahir
18 Mayıs 2010 yıldönümü anısına.
Geçen yıl ilk kez anıyorduk. Şehitler kervanımızın bir öncü kadını. İlk anmamızda onu şu satırlarla tanıttık.
Sabahat Sabar yoldaş 1958 Urfa doğumlu. Güney Bölgesi çalışmalarına kocasıyla birlikte katılmış militan bir yoldaştır. Bu militan yoldaşlara kurulan sinsi bir tuzakta, kocasına yönelen silahların ateşine hedef olmuştur. 18 gün Balcalı Hastanesinde yarılı olarak, acı içinde direnerek şehit olmuştur (18 Mayıs 1981). Polisin tüm çabasına, yapılan tahkikatlara karşı ser verip sır vermemiştir. Hiçbir yoldaşını ele vermediği gibi, adları belli katillerden hesap soracağı inancıyla, polise isim vermeyi reddetmiştir.
Örgütsel görevi başında vurulan şehit Sabahat Sabar yoldaş, Ölmeden önceki son sözleri. “Önemli olan kim olduğum değil, amacım ve kimler için ölüme gittiğimdir. Bunun için sevinçliyim de. Halklarımızın çıkarları benim davamdır. Zalimin zulmü divana kalsın. Divan da devrimci harekettir, yoldaşlarımdır.” (Aktaran, Kocası Ayhan Azgın, 19 Temmuz 2009 tarihli iletisi)
Poliste dik durma geleneği, tarihi direnmelerle yükselen bir örgütün geleneğidir. Bu örgütün sorumluluğunu işkencelerde ser verip sır vermeyerek yükseltenler şehitleriyle kadro ve militanlarıyla sürdürüyor. Şehitlerimizi ölümsüz yapan bu duruştur. Sabahat yoldaş THKP-C (Acilciler)örgütünün ser verip sır vermeyen şehit kadınıdır. Anısı mücadelemizde daimi bir ışık olarak yolumuzu aydınlatacaktır.
Bu gün İbrahim Kaypakkaya’nın da ölüm yıldönümüdür, ayrıca Haki Karer’in (17 Mayıs 1977) şehit ediliş yıldönümüdür. Diyarbakır zindanlarında işkencelere karşı direnerek, protestolarını kendilerini yakarak (18 Mayıs 1982) dile getiren dörtlerin Ferhat Kurtay, Eşref Anyak, Mahmut Zengin, Necmi Öner’in de şehit olma yıldönümleridir.
Mayıs ayı ortak ülkemizin direnme önderlerinin şehitler günüdür. Denizlerden Sabahat yoldaşa kadar bu çizgi tüm onurlu insanların demokrasi ve özgürlük için özveri günüdür.


18 Mayıs 1973 İbrahim Kaypakkaya'nın anısına

Son Sözümüz…
(Çorum- Sungurlu, Karakaya köyü 1949 – 18 Mayıs 1973)
"SER VERİP SIR VERMEYEN KAHRAMAN
SENİ ANMAK DİRENMEKTİR"

Mihrac Ural
18 Mayıs 2010 anması için.
18 Mayıs 2008 anmasında yazdıklarımı tekrar ediyorum.
Bu satırların yazarı öncelikle, bu kahramanın anısı önünde saygıyla eğilir. Kendi adına ve onunla ortak doğruları kesişenler adına, İbrahim Kaypakkaya’nın direnişinde anlam bulan kararlılığın mirasını onurla taşıdığını ilan eder.
İbrahim Kaypakkaya hepimiz adına düşmana karşı yöneltilmiş son sözümüzdür. Bize miras kalan da bu duruşun taşıdığı anlam, direnmede ifadesini bulan içeriğidir.

Özgürlük ve demokrasi uğruna bu mirası yükseklerde tutma kararlılığıyla, ülkemizin başına bin yıldır musallat olan karanlık egemenliğe karşı mücadeleye daha da bir kararlılıkla sürdüreceğimizi deklare ederiz.
İbrahim Kaypakkaya, bir dönemin özgürlük ve demokrasi savaşçılarının düşmana yönelmiş son sözüydü. Ser verip sır vermeyenler adına, hak ve adalet adına, hukuk adına, insan hakları, devrimci değerler ve bil cümle insan erdemleri adına dik duranların, teslim olmayanların, mücadelenin her cefasına karşı koyarak yola devam edenlerin adına, düşmana söylenmiş son sözdü.

Düşmanın kazanacağı tüm hamlelere karşın, son hamleyi, geri dönüşü olmaksızın kazanacakların tutumlarını simgeleyen kararlı direniş, İbrahim Kaypakkaya’nın direnişinde simgeleşmiştir.
Bu bir sorumlu davranışıdır. Bu bir bilinçli savaşımdır; hiç bir özveriden çekinmeyenlerin ve hiçbir şahsi sonuç beklemeyenlerin doğruları arkasında durmalarıdır. İbrahim Kaypakkaya budur.
O kahraman, hepimiz adına var oldu hepimiz adına şehit oldu.