20 Şub 2011

NEBİL'İ KULLANMAK -2-

223. DOSYA

NEBİL’İ KULLANMAK -2-


Mehmet Yavuz

20 Şubat 2011



Mihrac Ural’ın notu:
20 Şubat 2011


Mehmet Yavuz, bir itirafçı ve bir MİT ajanından oluşan malum muhbirler çetesini çok iyi tanıyor. Bu nedenle ayrıntıda yalanlarını çıkaracağından emin olarak yazdıklarını inceliyor. Gerçekleri de buluyor ve o ahlaksız, utanma bilmez suratlarına şamarı patlatıyor.

Cephe sayı 3-4’te (1981-1982) yayınlanan “KÜÇÜK BURJUVALAR KOMÜNİSTLERİ DE ÖLDÜRÜR” başlıklı imzasız yazı, T.K adlı bir yoldaşın olabilir. Yazı Nebil Rahuma sevgisi ve ölümüne duyulan hüzünle dolu. Bir Nebil savunusudur. Nebil’in katilleri belli, Nebil ile Ali Çakmaklı’nın ölümü arasında bir haftalık bir süre bile yok. Ali Çakmaklı öldürüldüğünde Nebil Adana’daydı. İstanbul’a geçer geçmezde katilleri tarafından gözaltına alınmıştı. MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın, Nebili bu arada görmüş olmasının ihtimali de yoktur. Zaten önceki yazılarında Nebil’le görüştüğü tarih olarak, Ali Çakmaklının ölümünden önceki tarihti. Balans ayarları yapmasına rağmen, bu durumu düzeltemedi. Nebil, örgüt haberi olmadan bu MİT ajanının HDÖ’den alıp nereye harcadığı belli olmayan 2 kg altın nedeniyle katledildi. Başka bir “geçerli neden”(!) de yoktur. Bu neden de sadece, bu tür aptal katil sürüsünün gerekçesi olabilirdi.

Nebil’in katledilmesinin tek nedeni MİT ajanı İbrahim Yalçın’dır.

Bu nedenle, Cephe’de yayınlanan yazıyı, gerekçesi ne olursa olsun Nebil’in öldürülmesine karşı duyulan tepkiyi dile getiren bir yazı olarak okumak gerekli. Bunu kim yazmış olursa olsun bu duyguyu ortaya koymakta. Bir belge değil, bir anma, bir sahiplenme yazısı olarak kaleme alınmıştır. Nebil konusunun ayrıntıları, belgeleriyle yeterince ortaya çıktığını herkes biliyor.

 Ancak sorun bu değil. Nebil’in katilleri belli olmasına rağmen, onları atlayarak Mihrac Ural’a saldırı yapmak için kör gözle yapılan bu çırpınışlar, sadece kin olarak görülemez derim. 3 yıldır aralıksız süren bu çaba mutlak olarak bir görevdir. Bunu anlamak için aylardır sorduğumuz basit bir soruya cevap vermemek için fare gibi kaçışını izlemek yeterlidir.

İbrahim Yalçın, sorumuza cevap veremez de. Sorumuzu, tekrarla okur için buraya aktarıyorum; ”İbrahim Yalçın, MİT’le ilişkiye giriş tarihin üzerine, 12 sayfalık el yazılı itirafnamende üç ayrı tarih veriyorsun. Üçü de çelişkili tarihler. Bir şeyleri saklamak için karışık tarihler veriyorsun, oysa senden istenen, gerçek ilişki tarihidir. Bu tarih nedir ? MİT’le ne zaman ilişkiye girdin, tam tarih nedir? Onu ver
Sırat Köprüsü sorumuz işte bu kadar. Bu soruya cevap vermemek için kaçıp duruyor. 6 aydır soruyoruz ve peşindeyiz. Sorumuza cevap vermemesinin nedeni de örgütümüze yapılan sızma ve bunun yaptığı tahribatın açığa çıkacağı gerçeğidir. Bu nedenle cevap vermiyor, veremez de. Çünkü İbrahim Yalçın MİT’le ilişkisine, yani baştan beri sürdürdüğü göreve devam ediyor.
Bu, gerçek kendi el yazılı belge ve kanıtıyla ortaya konmuştur.

(bkz. http://acilciler-thkpc.blogspot.com/  55. 57. 179. DOSYALAR)

MİT ajanı benim için hiçbir zaman muhatap olunmayacak bir halayıktır.  O, gününü beklesin o kadar.

Bu çirkin tartışmaları takip eden ilgili okura ayrıca hep sordum.

MİT ajanı İbrahim Yalçın 40 yıldır doğru ya da yanlış bir tek
siyasi yazı bile yazmamış. Bu adamın devletle sorunu hiç olmamış belli, bu nasıl olur ?

 Birisi de bunu izah etmeli…

Birlikte Mehmet Yavuz’un yazısını okuyalım.



NEBİLİ KULLANMAK -2-




Kin ve düşmanlık kavgasında Nebil'i kullanmayı bir yöntem olarak benimseyen İbrahim Yalçın, sözüm ona belgelerle iddialarını kanıtlamaya çalışıyor.

İddiaların lafta kalmayıp belgelerle desteklenmesi saygı duyulacak bir yaklaşım. Bu anlamda İbrahim'in '' 81 aralık-82 ocak tarihli Cephe dergisinin Sayı 4-5 ve 10.sayfa'da yayınlanan Mihrac URAL'ın yazısını oldugu gibi aktarıyorum '' sözleriyle belge yayınladığını görünce, ne yalan söyleyeyim bayağı heyecanlandım.

İbrahim, yayınladığı 81 Aralık ve 82 Ocak tarihli Cephe dergisindeki yazılarla neyi kanıtlamaya çalışıyor ? Ali Çakmaklı'nın Mihrac tarafından öldürtüldüğü, Nebil'in de Ali'ye misilleme olarak infaz edildiğini..

İddiası büyük: Mihrac, bu durumu kendi yazısıyla ilan etmiş diyor..

Dergide yayınlanan yazıların altında, malumunuz olduğu üzere herhangi bir isim yok. Lakin İbrahim; bu yazıların Mihrac tarafından yazılmış olduğunu iddia etmekten de öte kabul ediyor..

Hep söylüyorum; her bilgiyi kin duyduğunuz kişiye ulaşmak için saptırırsanız, tarihi gerçekleri deforme edersiniz..

Yeri gelmişken bir hususu da hemen belirteyim; ben hiç kimsenin avukatı değilim.. Lakin gözüme çarpan yalanları ifade etmeyince de; geçmişten gelen sorumluluk duygularıyla rahatsızlık duyuyorum..

Evet, İbrahim'in yayınladığı belgeleri okudum. Ama ben 1982 Ocak tarihli yazının Mihrac tarafından yazılmamış olduğunu anlıyorum...

Nerden mi ?

Belgenin içeriğinden.

Dikkatli okuyucunun gözünden kaçmamıştır. Yayınlanan yazıda aynen şu ifade var:

'' ..Cesedin başında sabaha kadar oturup ağlamışlar. Olayın şokundan aylarca eve kapanıp yas tutmuşlar. BEN DE OLAYIN ŞOKU ALTINDA KALDIM. ÜÇ AY YAS TUTTUM. NEBİL BENİ DE YETİŞTİRMİŞTİ... ''

Sanırım bu tümce, İbrahim'in dikkatinden kaçmış..

Çünkü böyle bir söz, Mihrac'a ait olamaz... Kaldı ki o dönemin tanığı olan herkes Mihrac'ın Nebil tarafından yetiştirilmiş olmadığını bilir.. Yani gerçek olan, bu ifadenin tam tersidir.

İbrahim'e önerim; yayınlayacağı belgeleri daha dikkatli okumasıdır.