8 Ağu 2010

177. DOSYA

177.DOSYA

İBRAHİM YALÇIN MİT AJANIDIR
İŞTE YENİ BELGELER

Süleyman Sait

8 Ağustos 2010

THKP-C(Acilciler) bir direnme örgütüdür. Davası halkın davasıdır ve direnişi gerici sistemi koruyan devlete karşıdır. Örgütümüz, devletle ne çapta olursa olsun, en küçük boyutta bir ilişki içinde olan herkesi hakir görür. Muhbir ve hain görür. Bu nedenle devletle ilişkisi olma ihtimali bulunan sıradan insanları bile ötekileştirmekten çekinmez. Örgütümüze büyük yararlar sağlayacak olsa da bu kirli ilişkileri elinin tersiyle iter. Tüm devrimci hareketler bilir, zaman zaman kaçakçılar hizmet sunmak ister işleri kolaylaşsın diye. Ama örgütümüz bunu bile ret eden bir örgüttür; çünkü her kaçakçı ne kadar “namuslu” olursa olsun devletle bir biçimde dirsek teması içinde olmaksızın teknesini yürütemez. Böyleleri, para için her şeyi satabilir. Bunun önlemini keskin bıçak gibi almak ve uzaklaştırmak şarttır.

3 yıldır örgütümüz hakkında çılgınca söylenip duran bir ikili var. Her birinin kamburu dostlar başına. Her ikisi de polis organizesi. Bu ikilinin biri MİT ajanı. Bu ahlaksızı örgütümüz hiç muhatap almadı almayacak da. Elimizin tersiyle suratına iki tokat attık, tek soru sorduk MİT’ten 150 000 TL alarak 1. Kongreyi ihbar için geldin mi gelmedin mi ? diye sorduk. Bu yeterlidir. Cevabını kendi el yazısıyla ortaya koyduk ve bizim için bu şerefsiz kişi bitti. Cezasını beklesin, izmarit gibi ayak altında ezileceğini bilsin bunun ruhi bunalımlarıyla korkunun ecele faydası olmayacağını iliklerine kadar titreyerek hissetsin.

Örgütümüz bu ahlaksız, tüzüğünde insana karşı şiddeti yasaklayan hükümlerine uyarak zor kullanmadı. Ancak devrimci kamuoyuna ve halkımıza uzun bir dosya ile, yönetici yoldaşların da tek tek açık ve net görüşleri yazılarak bilgi aktarıldı. Görevimiz o gün bitmişti.

Örgütümüzü ne o gün ne bu gün bu satılmış adam kandıramadı. Örgüt bu adamı tedirginliğinin başladığı andan itibaren yakaladı.

İlk gelişi çok kısa süreliydi (15 gün) ve geri geleceği belliydi. İkinci gelişinde, yakalanmış olan iki MİT ajanının görünce, itiraf etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine de örgüt bu adamı kuşatmaya aldı. Bir kez MİT’e bulaşmıştı ne kadar yıkansa da temiz olamazdı. Bir de çok ahlaksız biriydi, para için yapamayacağı şey yoktu. Karısının göz tedavisini MİT’e tahvil etmesi, Levent yoldaşın tanıklık yaptığı gibi MİT karısını sınıra kadar getirince ona ilk sorusunun “ne kadar para verdiler” olması bunu göstermeye yeterdi.

Bunları yeniden bin kez tekrar etmenin gereği yok. Zaten adam utanmadan 150.000 TL MİT’ten alıp örgütün 1. kongresini ihbar için yola çıktım diyor. Bunun için zerre kadar bir mahcubiyet bile duymuyor ve özür dilemeden hayatını devrimci mücadeleye adamış, işkencelerde ser verip sır vermemiş insanlara kara çalmaya çalışıyor. En komiği de 22 yıldır TKEP saflarında bir tasfiyeci olmasına karşın Acilcilere dönüp saldırması var;  bu komik halleri, zurnanın son deliği misali.

İbrahim yalçın MİT ajanıdır, hala resmi görevlidir, bunu tüm yönleriyle kendi el yazılı itiraflarıyla ortaya koyduk. Kendimizden tek kilime yorum eklemeden belgeledik.

Öner Ödemiş ise, bu ahlaksızın örgütümüze girişinin MİT organizasyonu olduğunu ispat etti. Olayları, zamanlamaları adım adım takip ederek bunu gösterdi.

Bu yazı, bu gerçeklerin bir ifadesi olarak, el yazılı itirafnamesinin içinde yer alan tarihleri karşılaştırarak bir kez daha ortaya koyuyor.

12 sayfalık el yazılı itirafnamesinde üç tarih bulunuyor. El yazısının ilk cümlesi 20 Ekim 1986 MİT elamanlarınca yakalandım diyor. Normal polis değil de MİT elamanı olduklarını nasıl bilmişse...

Sonra MİT’e, Sarı’yla iki randevü aldığını söylüyor tarih olarak da 13-16 Ekim diyor. Yanı İbrahim Yalçın’ın MİT’le ilişkisi, “yakalandığım” dediği 20 Ekim 1986 tarihinden de önce bir ilişki içinde olduğu anlaşılıyor.

 Adam, 12 sayfalık itirafnamesinin iç taraflarında ise başka bir tarih daha veriyor. “Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " (İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10). Bu da üçüncü tarih.

Yazıda bu tarihler öyle dizilmiş ki,  yakalandım” dediği 20 Ekim tarihi, sanki 28 Ağustos tarihinden önceki bir tarih gibi, arada kaybolmuş. Oysa bu adam, Suriye’ye ilk gelişini 28 Ağustos’tan hemen sonra yapmıştı. El yazmasında da bunu söylüyor. 15 Gün kalmıştı. Ama ne hikmetse bu gelişinde (Birinci gelişi) örgüte hiçbir açıklamada bulunmuyor. MİT’le anlaşmasına uygun olarak, bilgi topluyor, üzerine bir ton adres alıyor ve 20 Ekim’de üzerimde yakalandı, ne yapayım, diyor. Oysa 28 Ağustos gelişi sırf bu bilgileri alıp MİT’e verme amacı taşıyor. Bunun karşılığında ne aldıysa alıyor.

İkinci gelişinde ise, örgütümüz iki MİT ajanını yakalayıp, sorgusunu yaptığı bir ortama denk geliyor. MİT iki ajanını göndermiş onlarda ilk anda ele geçiyorlar. Biri, Süleyman Uğur (Cengiz) İstanbul ve Adana MİT’i kanalıyla 1. kongreye gönderiliyor ve “orada iki elemanımız daha var, işiniz bitsin tanışacaksınız” diye de rahat olması tavsiye ediliyor. Diğeri ise Çorumlu Aydın Ocak (Kuşçu) Gaziantep MİT’i tarafından gönderiliyor ve hedefte örgütümüz, Mihrac Ural, PKK ve Öcalan yer alıyor. (Bkz. 67. DOSYA http://tarihselhainler.blogspot.com/  ve  http://acilciler-thkpc.blogspot.com/ )

Bu gelişmeler karşısında MİT ajanı İbrahim Yalçın kaygıya kapılıyor, telaşlanıyor ve itiraflarda bulunacağını ifade ederek olası riskleri hafifletmek istiyor.

Bu satılmış adam, örgütümüz açısından ilk anda her yanıyla çıplak hale getirilmiştir. Bunun için, bu ahlaksızın yaşamını irdelemek bizim işimiz olamazdı. Bizi ilgilendiren tek cümlelik bir gerçekti. O da MİT’ten para alarak 1. kongreyi ihbar etmeye gelmiş olmasıydı; bu konuda belgeleriyle tüm gerçekler açığa çıkınca da örgüt içinde bu çirkin insanı kuşatıp tesirsiz hale getirmemiz yeterdi. 1. kongresini örgütleyen bir yapının bu konuyu içselleştirip dizginlemesi en uygun olanıydı. Örgütümüz bunu da halkımıza ve devrimci kamuoyuna bir dosyayla açıkladık.

Öner Ödemiş bu yazısında ayrıntılardaki şeytanı kuyruğundan tutup havaya asıyor.
Geniş bilgi için şu linkleri ziyaret ediniz: